Etiket arşivi: Güney Kore

Avustralya, casusu ortaya çıkardı

Sabah’ın haberine göre Güney Koreli Dr. Yeon Kim, Avustralya’da tarım ürünleri ticareti uzmanı olarak çalışırken, Avustralya aleyhinde kullanabilecek gizli ticarî bilgi sızdırırken yakalandı. Avustralya Federal Mahkemesi, Güney Kore İstihbarat Teşkilatı’nı ekonomik fayda sağlamak için gizli bilgileri ele geçirmeye çalışmakla suçlarken, Avustralya Dışişleri Bakanı Bob Carr, iki ülkenin ilişkilerinin böylesine bir olaydan etkilenmeyecek kadar sağlam temellere dayandığını açıkladı.

Güney Kore de Savaşa Hazırlanıyor! İstihbarat Çalışmalarına Hız Verdi, Ordudaki Alarm Sev iyesini En Üst Noktaya Çıkardı !

Kore yarımadasında gerilim üst seviyede. Kuzey Kore, kısa ve uzun menzilli füze denemesi için hazırlık yapıyor. İstihbarat çalışmalarına hız veren Güney Kore de, ordudaki alarm seviyesini en üst noktaya çıkardı.

ABD, Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore’nın yakın zamanda yeni bir füze denemesi yapacağı konusunda hem fikir. Güney Kore, Pyongyang’ın her an füze denemesi yapabileceğini öne sürerek, istihbarat çalışmalarına hız verdi.

Güney Kore Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, Kuzey Kore ordusunun Scud, orta menzilli Rodong ve kısa süre önce doğu sahiline taşıdığı füzelerle deneme yapabilecek durumda olduğunu ileri sürdü.

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un 3000 ile 3500 kilometre menzile sahip Musudan füzelerini de test edeceği iddia edildi.

ABD’li bir yetkili de, Kuzey Kore’nin iki füzesini doğu kıyılarına yerleştirdiğini ve olası bir test için hazırlıkların devam ettiğini söyledi.

Washington’u nükleer savaşla tehdit eden Pyongyang, nükleer füzeleriyle ABD’nin Pasifik Okyanusu’ndaki askeri üslerini vurubilecek kapasiteye sahip.

HALK AĞAÇ DİKİYOR

Güney Kore’ye nükleer savaş tehditlerinde bulunan Kuzey Kore’de ise halk, tırmanan gerilime rağmen normal yaşamını sürdürüyor.

Ağaç dikme kampanyalarının sürdürüldüğü Pyongyang sokaklarında, eski lider Kim Jong Il’in savunma makamına gelişinin 20. yıl dönümünü kutlayan geleneksel kıyafetli kadınlar dans etti.

GERİLİMİ TIRMANDIRAN NÜKLEER TEST

Kuzey Kore’nin 12 Şubat’ta tüm uyarılara rağmen üçüncü nükleer denemesini yapması tepki çekmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 7 Mart’ta, Pyongyang yönetimine karşı yeni yaptırım paketini kabul etmişti.

Karara tepki gösteren Kuzey Kore, ABD’ye karşı "önleyici nükleer saldırı" düzenleme hakkını kullanacağını ve Güney Kore ile "savaş durumuna" girdiğini açıklamıştı.

ARAŞTIRMA DOSYASI : Bir Kamu Diplomasisi Örneği Olarak Güney Kore

Emine AKÇADAĞ

En basit şekilde, bir devletin başka bir devletin halkını, aydınlarını ve politikalarını kendi menfaatleri doğrultusunda etkilemeye çalışması olarak tanımlanabilecek kamu diplomasisi, iletişim ve bilgi devrimleri neticesinde dış politikanın vazgeçilmez unsurlarından biri haline gelmiştir. Zira gelişen iletişim teknolojileri geleneksel diplomasi kavramının değişmesine kamuoyları ve gündemi etkileme becerisinin önem kazanmasına sebep olmuştur. Yumuşak güç kaynaklarından beslenen kamu diplomasisinin geleneksel diplomasiden en büyük farkı, sadece hükümetler tarafından gerçekleştirilen faaliyetleri değil, aynı zamanda hükümet dışı kuruluşların ve toplumların da birbirleriyle olan etkileşimlerini kapsamasıdır. Dolayısıyla kamu diplomasisi hem devletten-halka hem de halktan-halka bir iletişim stratejisi izlemek demektir. Kamu diplomasisi, iki yönlü bir iletişim ve etkileşimi öngörmektedir. Öncelikle hedef kitlenin dinlenmesi ve önceliklerinin tespit edilmesi, ardından da bilgilendirme, ikna ve etkileme şeklinde harekete geçilmesi gerekmektedir.

Günümüzde internet teknolojisinin yaygınlaşması ve uydu yayıncılığı, bilgilerin çok hızlı biçimde tüm dünyaya yayılmasına olanak sağlamıştır. Bu bakımdan kamu diplomasisinin yürütülmesi hem kolaylaşmış hem de kaçınılmaz hale gelmiştir. Zira pek çok farklı bilginin bu kadar hızlı paylaşıldığı, dolayısıyla manipülasyona açık bir ortamda kendini anlatabilmek ve algıları yönetmek zaruridir. Dünyanın 15. büyük ekonomisi olmasına, dünyaca ünlü kurumsal markalara sahip bulunmasına ve mobil internetin en fazla kullanıldığı ülke olmasına rağmen halen çok da iyi tanınmayan ve hakkında ön yargılar bulunan bir ülke olan Güney Kore, bu kamu diplomasisi zaruriyetini gözler önüne sermektedir.

Dünyanın farklı bölgelerinde halen “Kore” adı ya zihinlerde Kuzey Kore, Kore Savaşı, ikiye bölünmüş bir halk gibi imajlar canlandırmakta ya da hakkında fazla şeyin bilinmediği bir ülkeyi ifade etmektedir. Ayrıca medyada yer alan politik yolsuzluklara, estetik ameliyatların aşırı yaygınlığına, köpek eti tüketimine dair haberler de Güney Kore’nin imajına zarar veren unsurlardandır. 2010 yılında Doğu Asya Enstitüsü’nün 28 ülkede gerçekleştirdiği bir ankette pek çok Asya ve Avrupa ülkesinin Güney Kore’nin uluslararası toplumdaki rolünün net olmadığına vurgu yaptığı görülmektedir.(1) Tüm bu unsurlar, Şubat 2008’de göreve gelen Cumhurbaşkanı Li Myong-bak’ın öncelikli faaliyetlerinden birinin etkin bir kamu diplomasisi stratejisi belirlemek ve uygulamaya koymak olmasının temel sebebidir.

Güney Kore’nin Yumuşak Gücü

Güney Kore’nin somut kamu diplomasisi uygulamalarına geçmeden önce bu kamu diplomasisini besleyen yumuşak güç kaynaklarına değinmek uygun olacaktır. Yumuşak güç kavramını uluslararası ilişkiler literatürüne kazandıran Joseph Nye, bu kavramı başkalarını cezbetme, onların kalbini ve zihnini kazanma yeteneği olarak tanımlamaktadır. Yumuşak güç, bir ülkenin kültürünün, siyasi değerlerinin ve dış politikalarının cazibesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda işleyen bir demokrasiye sahip olması, insan hakları ile temel hak ve özgürlüklerin korunması, Konfüçyüsçü öğretiden kaynaklanan politik ahlak anlayışı siyasi değerlere örnektir.

Güney Kore yumuşak gücünün en temel kaynağı “Hallyu” (Kore dalgası) verilen popüler kültürdür. Hallyu; Kore dizi, film ve müziklerinin uluslararası alanda popülarite kazanması sonucu ortaya çıkmıştır. Bugün 80 ülkede 6.7 milyon kişiyi kapsayan 830 Hallyu fan klübü bulunmaktadır.(2) Winter Sonata, Autumn Fairy Tale, Princess Hours ve Boys Over Flowers gibi diziler, My Sassy Girl, A Tale of Two Sisters, Old Boy, My Wife Is a Gangster, The Chaser gibi filmler, Big Bang, Girls Generation, Super Junior gibi müzik grupları ve son olarak Gangnam Style parçasıyla büyük ilgi gören PSY, ülke sınırlarını aşarak uluslararası üne kavuşan popüler kültür unsurlarından bazılarıdır.

Kore oda müziği, Pungmul adı verilen folk müzik, çeşitli danslar, çömlekçilik başta olmak üzere el sanatları, ay takvimi festivalleri ise geleneksel Kore kültürünün ilgi çeken unsurlarındandır. Ayrıca Hollywood ünlülerinin geleneksel Kore kıyafeti Hanbok tarzında dikilmiş kıyafetleri Hanbok’un günümüz modasına ilham kaynağı olmaya başladığını göstermektedir. Yine Kore tarihini yansıtan Jongmyo Tapınağı, Changdeokgung Sarayı, Bulguksa Tapınağı, Hwaseong Kalesi ve Joseon Hanedanı’nın Mezarları gibi UNESCO Dünya Mirası listesine dâhil tarihi yapıtlar her yıl binlerce turisti ülkeye çekmektedir. Öte yandan 2009 yılında Kore mutfağının yabancı ülkelerde daha iyi tanıtılması amacıyla kampanya başlatılmıştır. 2017’de Kore mutfağını dünyanın en popüler beş mutfağı arasına sokmak amacıyla kampanyaya 40 milyon dolar ayrılmıştır.(3)

Dış politikaya gelindiğinde ASEAN +3 grubuna dâhil olan ve bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştiren Güney Kore’nin Doğu Çin Denizi sebebiyle Çin, Dokdo Adaları sebebiyle de Japonya ile arasındaki anlaşmazlıklar dışında komşularıyla ciddi bir toprak sorunu bulunmamaktadır. Güney Kore dış politikasını etkileyen en ciddi problem Kuzey Kore ile olan inişli çıkışlı ilişkilerdir. 2010 Mart ayında Kuzey’in Güney’e ait bir savaş gemisini batırmasından sonra Güney Kore’nin politikası sertleşmiş, Kasım 2010’da Kuzey Kore’nin Kuzey Sınır Hattı’nda bulunan Yeonpyeong Adası’nı bombalaması ve sivillerin ölümüne yol açması sonucu ise ilişkiler bir süre tamamen kesilmiştir. Ancak Güney Kore’nin yeni lideri Park Geun-hye ilişkilerin geliştirilmesi için çaba sarf edileceğini ifade etmiştir. Güvenlik ve barış temelli yeni bir politika geliştirilmesi gerektiğini savunan Park, Güney’in uzlaşma yönünde adım atmaya hazır olduğunu dile getirmiştir. Bu durum şüphesiz Güney’in diplomasiyi ön planda tutan barışçıl ve uzlaşmacı bir ülke olduğu algısını desteklemektedir. Buna ilaveten Kore Yarımadası’nda tam anlamıyla barış, güven ve istikrar ortamını temin etmek amacıyla iki halkın birleşimini desteklemesi Güney Kore’ye olumlu bir imaj sağlamaktadır.

Ayrıca 1993’te Somali’deki BM görev gücüne ilk askerlerini göndermesinden bugüne Güney Kore’nin barış koruma operasyonlarına katkısı ciddi oranda artmıştır. Seul 18 farklı ülkedeki operasyonlara 30.000 civarında askerle katkı sağlamıştır.(4) Son olarak Aden Körfezi açıklarındaki deniz haydutluğu olaylarına karşı Güney Kore bandıralı gemileri korumak amacıyla Mart 2009’da bölgeye özel kuvvetleri taşıyan bir muhrip gönderilmiştir. Bu muhrip deniz haydutlarının takibindeki Alman bandıralı bir ticaret gemisini de kurtarmıştır.

Ekonomik güç yumuşak gücü destekleyen bir diğer faktördür ki bu noktada Güney Kore’nin elinin güçlü olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Son otuz yılda dünyanın en hızlı büyüyen ve gelişen ekonomileri arasında yer alan Güney Kore, 90’lara kadar ekonomik yardım alırken daha sonra en fazla kalkınma yardımında bulunan ülkelerden biri haline gelmiştir. 2011 yılında 1.32 milyar dolarlık kalkınma yardımıyla en fazla yardım yapan 23 ülke arasından 17. olmuştur.(5) Ayrıca 1.6 trilyon dolarlık GSMH’si ile 15. büyük ekonomi olan Güney Kore’nin bugün dünya pazarında söz sahibi olmuş Hyundai, Samsung, LG, Kia gibi birçok markası bulunmaktadır.

Güney Kore’nin Kamu Diplomasisi Faaliyetleri

Güney Kore’nin sahip olduğu bu önemli yumuşak gücü kamu diplomasisinde kullanmaya başlaması çok da eski değildir. Ocak 2009’da kurulan 47 üyeli Ulus Markalaşma Başkanlık Konseyi etkin bir kamu diplomasisi stratejisi yürürlüğe koymak adına en önemli girişimdir. Konsey Başkanı Euh Yoon-dae, kamu diplomasisi stratejisinde on öncelikli noktanın belirlendiğini duyurmuştur: ulusal spor olarak tekvandoyu tanıtmak; gelişmekte olan ülkelere çeşitli faaliyetlerde bulunmak üzere gönüllüler göndermek; “Hallyu” adı altında Kore kültürünü tanıtmak; yabancı öğrencilere yönelik bursları artırmak; Asya Kampüsü programıyla diğer Asya ülkelerinden gelen yetenekli ve eğitimli gençlerin istihdam edilmesini sağlamak; dış yardımları artırmak; teknoloji ihraç eden ülke imajını vurgulamak; turizm sektörünü güçlendirmek; yabancı ve göçmenlere daha iyi muamele edilmesini temin etmek; Güney Kore halkını kamu diplomasisinin bir parçası haline getirmek.(6) Ayrıca 2010 yılında Kamu Diplomasisi Forumu oluşturulmuş, 2011’de de forum bünyesinde Kamu Diplomasisi Politika Birimi kurularak ilk Kamu Diplomasisi Büyükelçisi atanmıştır.

Kamu diplomasisi çalışmalarına yakın dönemde başlamakla birlikte Güney Kore’nin etkin faaliyetler gerçekleştirdiği görülmektedir: “Kore’yi seviyorum, çünkü…” konulu video yarışması, Friends of Korea (Kore Dostları) iletişim ağı, Güney Koreli ünlülerden oluşan Honorary Ambassadors of Korea’nın (Kore Fahri Elçileri) faaliyetleri, Korea Corner (Kore Köşesi) adlı Güney Kore ile ilgili kaynak kitap, gazete, dergi, CD ve DVD’lerin yer aldığı eğitim merkezleri…vs.

Hükümet sinema sektörüyle ortak projeler geliştirmekte ve Güney Koreli ünlülerin diğer ülkelere giderek farklı projelerde yer almasına destek vermektedir. Yine hükümet yaptığı çalışmalarla popüler dizilerin Paraguay, Swaziland, İran, Peru ve Fas gibi ülkelerde gösterilmesini mümkün kılmıştır. Buna ilaveten Dışişleri Bakanlığı her yıl farklı sanat etkinlikleri ve film festivallerine Güney Kore yapımı eserlerin katılımını teşvik etmektedir. 2009 yılında Güney Koreli sanatçılar 47 ülkede 77 etkinlikte yer almıştır.(7)

Ülkenin tanıtımı açısından yabancı öğrencilerin ülkeye çekilmesi ve bu öğrencilerin söz konusu ülkeden olumlu duygu ve düşüncelerle ayrılmasının sağlanması kamu diplomasisinin temel unsurlarındandır. Bu bağlamda hükümetin burs sayısını artırmış ve çeşitlendirmiş olması önemlidir. Güney Kore yabancı öğrencilere lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi dışında bilimsel araştırma, sanatçı yetiştirme, uluslararası bilimsel mübadeleyi destekleme amacıyla da burs sağlamaktadır. Ayrıca Korece yaygın bir dil olmamasına rağmen dünya çapında 640’tan fazla üniversite ve 2100 okulda Kore dili eğitimi verilmektedir.(8) Kore dili ve kültürünün öğretilmesi amacıyla King Sejong Enstitüleri kurulmuştur. Bugün dünya çapında 90’ın üzerinde King Sejong Enstitüsü bulunmaktadır.(9)

Spor diplomasisi de Güney Kore’nin kamu diplomasisini güçlendiren bir başka unsurdur. 1988 Yaz Olimpiyatları, 2002 Dünya Kupası, 2011 IAAF Atletizm Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yapan Güney Kore, 2014 Asya Oyunları, 2014 Kış Olimpiyatları, 2018 Kış Olimpiyatları ve 2022 FIFA Dünya Kupası için de başvuruda bulunmuştur. Ülkenin geleneksel sporu tekvandonun olimpiyatlar başta olmak üzere önemli spor etkinliklerine dâhil edilmesi, Güney Kore’nin kültürüne olan ilginin artması bağlamında önemli bir gelişmedir.

Hükümet dışında ülkenin önde gelen şirketleri çeşitli sosyal sorumluluk programlarına ciddi katkılar sağlamaktadır. Samsung Elektronik; Güney Afrika, Nijerya ve Kenya’da mühendislik akademileri kurarak yerel halktan yetenekli gençlerin bu alanda yetiştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Hyundai Motor, Hindistan’da ulaşım altyapısını geliştirecek projeler yürürlüğe koymuştur. POSCO, Vietnam ve Moğolistan’daki evsizler için barınma evleri kurmaktadır. Daewoo, Peru’da sosyal olanakları kısıtlı çocukların eğitimine destek vermektedir.(10)

Uluslararası arenada devlet dışı aktörlerin rolünün giderek artmasına bağlı olarak sivil toplum kuruluşları ulusal sınırların ötesine geçmeye başlamıştır. STK’lar, kamu diplomasisi çalışmalarında devletlerin en önemli ortakları haline gelmiştir. Bu bağlamda Eylül 2012 verilerinde göre Güney Kore Dışişleri Bakanlığı’na kayıtlı 750 STK da sahip oldukları uluslararası bağlantılarla kamuoyu oluşturma ve lobicilik faaliyetleri aracılığıyla kamu diplomasisine destek vermektedir.

Sonuç Yerine

Kamu diplomasisi çalışmalarına geç başlamasına rağmen yumuşak güç bağlamında Güney Kore’nin elinin güçlü olduğunu ifade etmek mümkündür. Kore dizi ve filmlerinin tüm dünyada ilgi ile takip edilmesi bu ülkenin kültürüne olan merakı artırdığından yabancıları bu ülke hakkında daha detaylı bilgi edinmeye ve hatta ülkeyi seyahat rotalarına dahil etmeye itmektedir. Popüler kültürün dışında uluslararası etkinliklerde yer alma, önemli organizasyonlara ev sahipliği yapma, yabancı öğrencileri ülkeye çekecek burs ve değişim programlarını artırma, sosyal sorumluluk projelerinde yer alma, BM görev güçlerini destekleme, kalkınma yardımlarını artırma gibi ülkeye olumlu imaj kazandıracak faaliyetler de göze çarpmaktadır.

En geniş kapsamlı uluslararası tanınırlık ölçü sistemi olarak bilinen Anholt-GfK Roper Ulusal Marka Göstergesi’ne göre, Güney Kore 2008’de 33. sırada yer alırken 2010’da 30., 2011’de ise 27. sıraya yükselmiştir.(11) 2012’de ise Güney Kore’ye ilişkin sonuç yayımlanmamıştır. Bu sonuçlar Güney Kore’nin marka değerinin ve imajının artma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Ayrıca BBC World Service tarafından Mayıs 2012’de yayımlanan araştırma sonuçları da uluslararası kamuoyunun Güney Kore algısının olumlu anlamda geliştiğini vurgulamaktadır.(12) 21 ülkede yapılan araştırmada 15 ülkenin halkının Güney Kore’nin uluslararası arenadaki etkisini olumlu gördüğü saptanmıştır ki bunlar arasında Japonya, Çin, Endonezya gibi bölge ülkelerinin olması özellikle önemlidir. Fakat Peru, Brezilya, Meksika, İspanya ve Almanya gibi ülkelerin ise nispeten olumsuz algıya sahip olduğu görülmektedir ki bu da Seul’ün kamu diplomasisi faaliyetlerini sürdürürken Avrupa ve Latin Amerika’ya özel önem vermesi gerektiğine işaret etmektedir.

Son olarak belirtilmesi gereken, son yıllarda aktif bir kamu diplomasisi süreci başlatmış olan Güney Kore’nin bu süreci sınırlandıracak bir takım faktörlerle karşı karşıya olduğudur. Örneğin, Seul kamu diplomasisinin bir parçası olarak “Global Kore” ve “Dinamik Kore” gibi zihinlerde pozitif imaj canlandıracak sloganlar kullanmaya çalışmıştır. Fakat bu sloganlar gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle eleştirilmiş ve dolayısıyla olumsuz bir yansımaya yol açmışlardır. Zira Güney Kore’de yabancıların iş bulmakta, Korelilerle evlenmekte ve toplumda belli yerlere gelmekte sıkıntı yaşıyor olmasının “Global Kore” sloganıyla örtüşmediği vurgulanmaktadır.(13)

Ayrıca ulus markalaşma bağlamında yerel yönetimlerin bir bütün olarak ülke üzerine yoğunlaşmak yerine kendi şehirlerini öne çıkarmaya çalışması koordinasyon eksikliğini gözler önüne sermektedir. Yine STK’lar ile hükümet arasında tam bir koordinasyonun olmayışı STK’ların faaliyetlerinin sınırlı kalmasına sebep olmaktadır.(14)

Öte yandan politikacılar arasında kamu diplomasisi çalışmalarında Güney Kore’nin geleneksel mi yoksa çağdaş yönünün mü vurgulanacağı konusunda anlaşmazlık mevcuttur. Örneğin Ulus Markalaşma Başkanlık Konseyi Başkanı Euh Yoon-dae, turizm kampanyalarında tarihsel yönün ön planda tutulabileceğini ancak kamu diplomasisinde çağdaşlığın vurgulanması gerektiğini, aksi takdirde Güney Kore’nin halen gelişmekte olan bir ülke olarak algılanabileceğini dile getirmektedir.(15)

Dünyaca ünlü büyük markalar, doğdukları ülkelerle ilişkilendirilmekte ve ülkelerinin yurtdışındaki imajlarına katkıda bulunmaktadır. Örneğin; Sony, Toyota, Mitsubishi ve Toshiba gibi markalar Japonya’nın teknolojik bakımdan ileri ve güvenilir ürünler üreten ülke olduğu yönündeki imajı güçlendirmektedir. Ancak bilgi eksikliği nedeniyle Güney Kore’nin ünlü markaları çoğunlukla bu ülke ile ilişkilendirilmemektedir.

Başarılı bir kamu diplomasisi izleyen Güney Kore’nin bu süreçteki artı ve eksileri, bu alandaki uygulamalarını Ocak 2010’da Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nü tesis ederek kurumsallaştıran Türkiye’ye fikir vermesi açısından önemlidir. Bu bağlamda, dünya çapında Türkiye temalı ilgi çekici yarışmaların düzenlenmesi, Türk dizi ve filmlerinin gösterildiği ülkelerde Türk sanatçı ve ünlülerinin katılacağı etkinliklerin organize edilmesi, yakın coğrafya başta olmak üzere Türk dili ve kültürü eğitim merkezlerinin artırılması, yurtdışındaki STK’larla koordinasyon halinde çalışmalar yapılması, eğer slogan kullanılacaksa ülkeyi doğru ve iyi yansıttığından emin olunması ve kamu diplomasisine özel sektörün katılımının teşvik edilmesi sayılabilir.

Güney Kore istihbarat birimi Kuzey Kore liderinin milyonlarca dolarını tespit etti

ABD ve Güney Kore istihbarat birimleri Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’a ait olduğu doğrulanan Çin bankalarındaki yüzlerce milyon dolar değerindeki onlarca hesabı tespit etti.

Seul gazetesi “Chosun İlbo” tarafından bugün yayınlanan habere göre, Washington ve Seul toplanan verileri Çin makamları ile paylaşarak yakın bir zamanda kabul edilen BM Güvenlik Konseyi kararı uyarınca bu hesapları kapatmayı önerdi. Ancak, Pekin elde edilen veriler konusunda pek hevesli bir tavır sergilemedi.

İtar Tass’ın bildirdiğine göre, bu bilgi konusunda resmi olarak doğrulama veya yalanlama yapılmadı.

Geçen hafta BM Güvenlik Konseyi Pyongyan tarafından gerçekleştirilen şubat ayındaki nükleer denemeye karşılık bazı yaptırımları kabul etti. Tasarı BM üyesi devletlerin Kuzey Kore’nin büyük miktardaki nakit transferlerine ve bankacılık işlemlerine engel olmayı gerektiriyor. Güvenlik Konseyi ayrıca Kuzey Kore bankalarının yabancı şubeler açması veya ortak mali girişimlerde bulunmasına engel olma kararı da aldı. Uluslararası toplum bunların Kuzey Kore’nin nükleer proğramı geliştirmesinde kullanmasından endişe ediyor.

Güney Kore Milli İstihbarat Servisi’ne emekli general müsteşar oluyor

Güney Kore’nin ilk kadın devlet başkanı unvanına sahip Park Geun-hye, birçok devlet organının atama listesini tamamladı. Devlet Başkanlık Sarayı Mavi Köşk’ten bugün yapılan basın açıklamasında Park’ın, Milli İstihbarat Servisi’ne müsteşar olarak Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Nam Jae-jun’u aday gösterdiği bildirildi.

Nam, seçim döneminde milli savunma ile ilgili konulara Park’a danışmanlık yapmıştı. Uzmanlar, Park’ın asker kökenli birini Milli İstihbarat Servisi’ne aday göstermesini Kuzey Kore’nin son zamanlarda yaptığı nükleer denemeye bağlıyor. Park, Nam’ın müsteşar olmasını sağlayarak, Kuzey Kore’nin füze denemelerine karşı ülke güvenliğini daha da sağlama almaya çalıştığı düşünülüyor.

ARAŞTIRMA DOSYASI : Güney Kore’nin İlk Kadın Cumhurbaşkanı: Park Geun-hye

Emine AKÇADAĞ

19 Aralık 2012’de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunda Güney Kore’nin yeni lideri, 1960’larda darbeyle iktidara gelen ve ekonomik mucizenin mimarlarından kabul edilen Park Chung-hee’nin kızı Park Geun-hye olmuştur. Park, Güney Kore’nin erkek egemen siyasal yaşamında ilk kadın cumhurbaşkanı olarak şimdiden tarih sayfalarındaki yerini almıştır.

Kuzey Kore’nin izlediği politikalar ile ülkelerin toprak sorunu ve deniz sınırı anlaşmazlıkları nedeniyle hassas dengelerin gözetilmek zorunda olduğu Kuzeydoğu Asya’nın temel aktörlerinden Güney Kore, son yıllarda sinema, dizi ve müzik sektörlerinde tüm dünyayı etkisi altına alan bir akım yaratması sebebiyle dikkat çekmektedir. Bu çalışmada son cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden hem Güney Kore’nin siyasal sistemine göz atılacak hem de Park Geun-hye dönemindeki muhtemel politikalara değinilecektir.

Güney Kore Siyasal Sistemi

Cumhuriyet rejimi ile yönetilen Güney Kore’de yarı başkanlık sistemi uygulanmaktadır. Son geniş kapsamlı anayasa değişikliğinin yapıldığı 1988’den bu yana altıncı cumhuriyet dönemi hüküm sürmektedir. Güney Kore tarihinde 1960’lardan başlayan ve 1980’lere kadar uzanan askeri diktatörlükler ve darbeler yaşamış olsa da, bugün ülke başarılı bir liberal demokrasiye sahiptir. Cumhurbaşkanı beş yıllık bir dönem için halk tarafından seçilmektedir. 1948’den beri Meclis sandalye sayısı 300 olup meclis üyeleri 4 yıl için seçilmektedir. Milletvekillerinden 56’sı nispi temsil sistemiyle belirlenmektedir.

Günümüzde Güney Kore siyasi yaşamında aktif olarak yer alan genel olarak muhafazakâr, liberal ve sosyal kalkınmacılar olarak sınıflandırılabilecek yedi parti bulunmaktadır. Bu partilerden en etkin olanları iktidardaki muhafazakâr eğilimli Saenuri/Yeni Sınır Partisi (eski Büyük Ulusal Parti) ile liberal eğilimli Birleşik Demokratik Parti (Democratic United Party)’dir.

Büyük Ulusal Parti, 1997’de Yeni Kore Partisi ile Demokratik Parti’nin birleşmesiyle kurulmuştur. 2007 yılında yapılan seçimlerde iktidar partisi konumuna yükselmiş ve aday gösterdiği eski Seul valisi Li Myung-Bak devlet başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Büyük Ulusal Parti, Nisan 2008’deki genel seçimlerde meclis sandalyelerinden 153’üne sahip olarak hem parlamentonun yönetimini hem de yerel yönetimlerin büyük bir çoğunluğunu ele geçirmiştir. Şubat 2012’de partinin adı Saenuri (Yeni Sınır) olarak değiştirilmiştir. Muhafazakâr eğilimli parti, mali sorumluluk, piyasa ekonomisi ve Kuzey Kore ile mesafeli ilişkiler temelli bir politika izlemektedir.

Ana muhalefet partisi olan Birleşik Demokratik Parti’nin kökenleri ise 1995 yılında Kim Dae Jung tarafından kurulan Yeni Politikalar İçin Ulusal Kongre Partisi’ne kadar uzanmaktadır. Daha sonra farklı isimler altında yapılanan parti Aralık 2011’de Birleşik Demokratik Parti ismini almıştır. Liberal eğilimli parti insan haklarına vurgu yapmakta, Kuzey Kore ile iyi ilişkiler geliştirilmesini savunmakta ve istikrarlı ekonomik büyümeyi hedeflemektedir.

Yeni Cumhurbaşkanı Park Geun-hye

Öncelikle belirtilmesi gereken ilk kez bir kadının devlet başkanı olarak seçilmiş oluşunun, Güney Kore açısından sanayileşmiş ülkeler arasında en yüksek cinsiyet eşitsizliği oranına sahip olması sebebiyle ayrı bir anlam taşıdığıdır. 2 Şubat 1952’de doğan Park, 1963 ve 1979 yılları arasında Güney Kore’de darbeyle iktidara gelen Park Chung-hee’nin ilk çocuğudur. 1974’te Sogang Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Park, aynı yıl babasını öldürmeyi planlayan bir Kuzey Koreli’nin suikastı sonucu annesini kaybetmiştir. Annesinin ölümünün ardından onun görevlerini yerine getirmeye başlayan Park, devlet başkanlığı sarayı olan Mavi Saray’da yabancı devlet adamlarının eşlerini ağırlamıştır. Diğer bir deyişle Park küçük yaştan beri politikayla iç içedir.

İlk kez 1998 yılında milletvekili seçilen Park, 2004-2006 ve 2011-2012 yılları arasında Büyük Ulusal Parti’sinin (bugünkü Saenuri) başkanlığını yürütmüştür. 2007 yılında devlet başkanlığı için aday olmak istemiş ancak Saenuri Partisi’nin kendisi yerine aday gösterdiği Li Myung-bak seçimi kazanmıştır. Böylece 10 yıllık bir dönemden sonra ilk kez muhafazakâr bir başkan göreve gelmiştir. Ancak zaman içinde Hyundai Mühendislik ve İnşaat eski CEO’su olan Li, ailesinin adının rüşvet skandalına karışmasının ardından önemli oranda popülarite kaybına uğramıştır. Ayrıca seçmenlerin bir kısmı Li’nin katı görüşlerinin ve sert tavrının Kuzey Kore’yi, nükleer ve füze denemeleri yapmaya teşvik ettiği görüşündedir.(1)

19 Aralık 2012 seçimleri için partisi tarafından aday gösterilen Park Geun-Hye’nin en önemli avantajı, babasının 1960’larda iktidara gelmesinin ardından başlattığı ekonomik kalkınma sürecidir. Diktatöryal bir rejim uygulamasına rağmen Park Chung-hee, bugünkü Kore ekonomik mucizesinin yaratıcılarından biri olarak görülmektedir. Eylül ayında yaptığı açıklamada babasının iktidarda olduğu dönemde işlenen insan hakları suçları için özür dileyen Park’ın hiç evlenmeyişi ve çocuk sahibi olmayışı özellikle orta yaşın üzerindeki seçmenler nezdinde onun kendini vatanına adadığı görüşünü pekiştirmiştir.(2)

Gerek geçmişi gerek güçlü kişiliği gerekse erkek egemen siyaset sahnesindeki duruşu sebebiyle Park Geun-hye seçmenler nezdinde karizmatik bir lider olarak algılanmaktadır. “The Park Geun-hye Phenomenon” kitabının yazarı Ahn Byong-jin yeni lideri, “biraz Bismarck biraz Evita” şeklinde tanımlamaktadır. Byong-jin, Geun-hye’nin vizyonunu “Babası gibi halkının refahını düşünen güçlü bir lider olmak istemektedir. Ama aynı zamanda insanların problemlerini çözmeye çalışan ılımlı bir kadın olmaya da çalışmaktadır.” ifadeleriyle anlatmaktadır.(3)

Park Geun-hye seçim kampanyasında ekonominin iyileştirilmesi, yolsuzlukların engellenmesi, KOBİ’lerin desteklenmesi, yeni iş imkânları yaratılarak orta sınıfın desteklenmesi, okul harçlarının azaltılması, çocuk bakım yardımları ve diğer sosyal güvence uygulamalarının yaygınlaştırılması üzerinde durmuştur.(4) Zira bugün gelir dağılımının adaletsiz oluşu ve istihdam sıkıntısı Güney Kore’nin temel sorunlarındadır. Tufts Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Li Sung-Yoon, Kore ekonomisinin durumunun kötü olmadığını ancak, gelir dağılımının eşitsiz olduğunu, zengin ve yoksul kesim arasında uçurum bulunduğunu ve gençlerin iş bulmakta çok zorlandıklarını ifade etmektedir.(5) Öte yandan babası katı bir anti-komünist olmasına rağmen Park Geun-hye Kuzey Kore ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmekte ve Li Myung-bak’ın katı politikasını eleştirmektedir. Park 2002 yılında Pyongyang’a yaptığı gezi sırasında Kuzey Kore lideri Kim Jong-il ile de bizzat görüşmüştür.

19 Aralık’taki seçimler sonucunda Birleşik Demokratik Parti’nin adayı insan hakları savunucusu liberal bir avukat olan Moon Jae-in ile devlet başkanlığı için yarışan Park Geun-hye oyların % 51,6’sını alarak cumhurbaşkanı seçilmiş, Moon ise % 48’de kalmıştır. Park, Güney Kore’nin on birinci cumhurbaşkanı olarak 25 Şubat’ta görevine başlayacaktır.

Yeni Dönemde Muhtemel Dış Politika

Dış ilişkiler konusunda öncelikle yeni cumhurbaşkanının iki büyük güç olan ABD ve Çin ile iyi ilişkileri devam ettireceği ve bu iki ülkeyle olan ilişkilerde denge gözeteceğini söylemek mümkündür. Zira ABD ve Çin ile uyumlu ilişkiler gerek Kore yarımadasında gerekse Kuzeydoğu Asya bölgesindeki barış için vazgeçilmez niteliktedir. Yakın müttefik olan ABD ile iyi ilişkiler uzun yıllardır Güney Kore’nin güvenliğinin ayrılmaz parçası olarak görülmektedir. Ayrıca Mart 2012’de yürürlüğe giren Serbest Ticaret Bölgesi anlaşması Güney Kore-ABD ekonomik ilişkilerini güçlendirmiştir.

Çin ise bugün Güney Kore’nin bir numaralı ticaret ortağı durumundadır. 1992’de 5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2012’de 220 milyar doları aşmıştır.(6) Ayrıca serbest ticaret anlaşması için de görüşmeler yürütülmektedir. Stratejik ortak kabul edilen Çin ile ekonomik ilişkiler dışında eğitim, kültür ve turizm alanında da ayrıcalıklı ilişkiler vardır. Ancak konu Kuzey Kore’ye geldiğinde iki ülke arasında aynı mutabakatı görmek mümkün değildir. Zira Çin, Kuzey Kore’nin en önemli müttefiki, ekonomik anlamda yardımcısı ve diplomatik destekçisidir. Kore Yarımadası’nda barışın ve istikrarın korunması hususunda Güney Kore ile Çin’in çıkarları örtüşmekle birlikte Çin’in Kuzey Kore’ye yönelik mevcut politikasından sapması şu an için mümkün görünmemektedir.

Kuzey Kore’ye mesafeli politikalar izleyen Li Myung-bak, 2010 Mart ayında Güney Kore’ye ait bir savaş gemisinin batırılmasından sonra politikasını sertleştirmiştir. Kasım 2010’da Kuzey Kore’nin Kuzey Sınır Hattı’nda bulunan Yeonpyeong Adası’nı bombalaması ve sivillerin ölümüne yol açması sonucu ilişkiler bir süre tamamen kesilmiştir. Muhafazakâr görüşün temsilcisi olmakla birlikte Park, Kuzey Kore ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır.

Park, “Foreign Affairs”e yazdığı makalede Kuzey Kore ile güven temelli bir politika izlemek amacında olduğunu, bununla birlikte güvenin tek taraflı olamayacağını vurgulamaktadır. İkili ilişkilerde yeni bir politikaya ihtiyaç olduğuna değinen Park, bunun uluslararası kamuoyunun da destek vereceği bir yakınlaşma (alignment policy) olması gerektiğini belirtmektedir.(7) “Bu politika Güney’in güvenliğini Kuzey ile olan işbirliğine bağlayacak, toplumlararası diyaloğu teşvik edecek ve uluslararası çabayla desteklenecek nitelikte olmalıdır” diyen Park, şu örneği vermektedir: Kuzey Kore Güney’e karşı yeni bir askeri saldırıda bulunduğunda Güney’den anından cevap almalıdır ki bu tür bir saldırının maliyetini önceden hesaplayabilsin.(8) Tam aksine eğer uzlaşma yolunda adım atarsa Güney de bu yönde çaba harcayacaktır.

Öte yandan Park, Kuzey ve Güney’i birbirine bağlayan Trans-Kore demiryolunun yeniden kullanıma açılmasının hatta bunun bir Avrasya demiryolu projesinin parçası olmasının hem ülkelerin ekonomik gelişimine hem de bölgenin barışına katkı sağlayacağını vurgulamaktadır. Ayrıca tüm geçmiş askeri provokasyonlar için Kim Jong-un’dan resmi bir özür beklediğini dile getirmekle birlikte Park, Kuzey’e yönelik insani yardımların devam etmesini amaçladıklarını belirtmiştir.(9) Ancak bilindiği üzere insani yardım önerileri çoğunlukla Kuzey tarafından reddedilmektedir.

Japonya ile ilişkilere gelindiğinde, bilindiği üzere iki ülke arasında Dokdo/Takeşima adası anlaşmazlığı, 2. Dünya Savaşı sırasında Japon askerler için cinsel kölelik yaptırılan Koreli kadınlar için Japonya’nın resmi özür dilemeyi reddetmesi ve Japonya’nın geçmiş askeri politikasının bir sembolü olarak görülen Yasukuni Tapınağı gibi sorunlar mevcuttur. Bununla birlikte Güney Kore’nin 2011 yılı toplam ihracatı 552,8 milyar dolar olup bunun %7,1’i Japonya ile gerçekleştirilmektedir (Çin ve ABD’den sonra üçüncü sırada). Toplam 521,6 milyar dolar olan ithalatta Japonya’nın oranı %13’tür (Çin’den sonra ikinci sırada).(10) Dolayısıyla ekonomik anlamda birbirlerine bağımlı olan iki ülkenin ilişkilerini iyi tutması şüphesiz her iki tarafın da yararına olacaktır. Öte yandan Kuzey Kore’nin bölgede yol açtığı güvenlik sorunu iki ülkeyi bu tehdide karşı ortak hareket etmeye itmektedir.

Nitekim Japonya’nın yeni seçilen Başbakanı Şinzo Abe, iki ülke ilişkilerini düzeltmek adına Güney Kore cumhurbaşkanlığına seçilen Park Geun-hye’ye özel bir temsilcisi göndermiştir. Bilindiği üzere iki ülke arasındaki ilişkiler Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak’ın Japonya’nın Takeşima olarak adlandırdığı Dokdo adalarına yaptığı ziyaret ve Şinzo Abe’nin ise Yasukuni Tapınağı ziyareti ve “comfort women” hakkındaki açıklamaları sonucu gerilmişti. Japonya’nın özel temsilci gönderme adımı, iki ülkede de yönetimlerin değişmesinin ilişkileri geliştirmek adına fırsat olarak görüldüğünün kanıtıdır. Park Geun-hye ise iki ülkede de yeni hükümetlerin iş başına geldiği bir dönemde, adalar sorunu konusunda yeni bir süreç başlatmanın önemli olduğunu söyleyerek Japonya’nın adımına olumlu yaklaştığının sinyallerini vermiştir.(11)

Sonuç

Güney Kore’nin ilk kadın cumhurbaşkanı Park Geun-hye gerek ülke tarihindeki önemli bir ismin kızı olması gerekse halkın kendisinden beklentilerinin yüksek olması sebebiyle ciddi bir sorumluluk yüklenmiştir. Halkın temel beklentileri sosyal refahın artırılması ve sosyal güvenlik alanındaki iyileşmelerin gerçekleştirilmesidir. Dış politikada ise Güney Kore halkı Kuzey ile sürtüşmelerden kaçınılması taraftarıdır. Ayrıca Park bölge ülkelerindeki iktidar ve lider değişikliklerinden yararlanarak ilişkileri iyileştirmek ve geliştirmek amacındadır. Ancak dış politika süreci tek taraflı işlemediğinden diğer devletlerin yaklaşımı ilişkilerde belirleyici olacaktır. Özellikle Kuzey Kore’nin yeni lideri Kim Cong-ın’ın yaklaşımı Park’ın politikalarını büyük ölçüde etkileyecektir.

ARAŞTIRMA DOSYASI : Güney Kore’nin İlk Kadın Cumhurbaşkanı : Park Geun-hye

Emine AKÇADAĞ

19 Aralık 2012’de gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunda Güney Kore’nin yeni lideri, 1960’larda darbeyle iktidara gelen ve ekonomik mucizenin mimarlarından kabul edilen Park Chung-hee’nin kızı Park Geun-hye olmuştur. Park, Güney Kore’nin erkek egemen siyasal yaşamında ilk kadın cumhurbaşkanı olarak şimdiden tarih sayfalarındaki yerini almıştır.

Kuzey Kore’nin izlediği politikalar ile ülkelerin toprak sorunu ve deniz sınırı anlaşmazlıkları nedeniyle hassas dengelerin gözetilmek zorunda olduğu Kuzeydoğu Asya’nın temel aktörlerinden Güney Kore, son yıllarda sinema, dizi ve müzik sektörlerinde tüm dünyayı etkisi altına alan bir akım yaratması sebebiyle dikkat çekmektedir. Bu çalışmada son cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden hem Güney Kore’nin siyasal sistemine göz atılacak hem de Park Geun-hye dönemindeki muhtemel politikalara değinilecektir.

Güney Kore Siyasal Sistemi

Cumhuriyet rejimi ile yönetilen Güney Kore’de yarı başkanlık sistemi uygulanmaktadır. Son geniş kapsamlı anayasa değişikliğinin yapıldığı 1988’den bu yana altıncı cumhuriyet dönemi hüküm sürmektedir. Güney Kore tarihinde 1960’lardan başlayan ve 1980’lere kadar uzanan askeri diktatörlükler ve darbeler yaşamış olsa da, bugün ülke başarılı bir liberal demokrasiye sahiptir. Cumhurbaşkanı beş yıllık bir dönem için halk tarafından seçilmektedir. 1948’den beri Meclis sandalye sayısı 300 olup meclis üyeleri 4 yıl için seçilmektedir. Milletvekillerinden 56’sı nispi temsil sistemiyle belirlenmektedir.

Günümüzde Güney Kore siyasi yaşamında aktif olarak yer alan genel olarak muhafazakâr, liberal ve sosyal kalkınmacılar olarak sınıflandırılabilecek yedi parti bulunmaktadır. Bu partilerden en etkin olanları iktidardaki muhafazakâr eğilimli Saenuri/Yeni Sınır Partisi (eski Büyük Ulusal Parti) ile liberal eğilimli Birleşik Demokratik Parti (Democratic United Party)’dir.

Büyük Ulusal Parti, 1997’de Yeni Kore Partisi ile Demokratik Parti’nin birleşmesiyle kurulmuştur. 2007 yılında yapılan seçimlerde iktidar partisi konumuna yükselmiş ve aday gösterdiği eski Seul valisi Li Myung-Bak devlet başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Büyük Ulusal Parti, Nisan 2008’deki genel seçimlerde meclis sandalyelerinden 153’üne sahip olarak hem parlamentonun yönetimini hem de yerel yönetimlerin büyük bir çoğunluğunu ele geçirmiştir. Şubat 2012’de partinin adı Saenuri (Yeni Sınır) olarak değiştirilmiştir. Muhafazakâr eğilimli parti, mali sorumluluk, piyasa ekonomisi ve Kuzey Kore ile mesafeli ilişkiler temelli bir politika izlemektedir.

Ana muhalefet partisi olan Birleşik Demokratik Parti’nin kökenleri ise 1995 yılında Kim Dae Jung tarafından kurulan Yeni Politikalar İçin Ulusal Kongre Partisi’ne kadar uzanmaktadır. Daha sonra farklı isimler altında yapılanan parti Aralık 2011’de Birleşik Demokratik Parti ismini almıştır. Liberal eğilimli parti insan haklarına vurgu yapmakta, Kuzey Kore ile iyi ilişkiler geliştirilmesini savunmakta ve istikrarlı ekonomik büyümeyi hedeflemektedir.

Yeni Cumhurbaşkanı Park Geun-hye

Öncelikle belirtilmesi gereken ilk kez bir kadının devlet başkanı olarak seçilmiş oluşunun, Güney Kore açısından sanayileşmiş ülkeler arasında en yüksek cinsiyet eşitsizliği oranına sahip olması sebebiyle ayrı bir anlam taşıdığıdır. 2 Şubat 1952’de doğan Park, 1963 ve 1979 yılları arasında Güney Kore’de darbeyle iktidara gelen Park Chung-hee’nin ilk çocuğudur. 1974’te Sogang Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Park, aynı yıl babasını öldürmeyi planlayan bir Kuzey Koreli’nin suikastı sonucu annesini kaybetmiştir. Annesinin ölümünün ardından onun görevlerini yerine getirmeye başlayan Park, devlet başkanlığı sarayı olan Mavi Saray’da yabancı devlet adamlarının eşlerini ağırlamıştır. Diğer bir deyişle Park küçük yaştan beri politikayla iç içedir.

İlk kez 1998 yılında milletvekili seçilen Park, 2004-2006 ve 2011-2012 yılları arasında Büyük Ulusal Parti’sinin (bugünkü Saenuri) başkanlığını yürütmüştür. 2007 yılında devlet başkanlığı için aday olmak istemiş ancak Saenuri Partisi’nin kendisi yerine aday gösterdiği Li Myung-bak seçimi kazanmıştır. Böylece 10 yıllık bir dönemden sonra ilk kez muhafazakâr bir başkan göreve gelmiştir. Ancak zaman içinde Hyundai Mühendislik ve İnşaat eski CEO’su olan Li, ailesinin adının rüşvet skandalına karışmasının ardından önemli oranda popülarite kaybına uğramıştır. Ayrıca seçmenlerin bir kısmı Li’nin katı görüşlerinin ve sert tavrının Kuzey Kore’yi, nükleer ve füze denemeleri yapmaya teşvik ettiği görüşündedir.(1)

19 Aralık 2012 seçimleri için partisi tarafından aday gösterilen Park Geun-Hye’nin en önemli avantajı, babasının 1960’larda iktidara gelmesinin ardından başlattığı ekonomik kalkınma sürecidir. Diktatöryal bir rejim uygulamasına rağmen Park Chung-hee, bugünkü Kore ekonomik mucizesinin yaratıcılarından biri olarak görülmektedir. Eylül ayında yaptığı açıklamada babasının iktidarda olduğu dönemde işlenen insan hakları suçları için özür dileyen Park’ın hiç evlenmeyişi ve çocuk sahibi olmayışı özellikle orta yaşın üzerindeki seçmenler nezdinde onun kendini vatanına adadığı görüşünü pekiştirmiştir.(2)

Gerek geçmişi gerek güçlü kişiliği gerekse erkek egemen siyaset sahnesindeki duruşu sebebiyle Park Geun-hye seçmenler nezdinde karizmatik bir lider olarak algılanmaktadır. “The Park Geun-hye Phenomenon” kitabının yazarı Ahn Byong-jin yeni lideri, “biraz Bismarck biraz Evita” şeklinde tanımlamaktadır. Byong-jin, Geun-hye’nin vizyonunu “Babası gibi halkının refahını düşünen güçlü bir lider olmak istemektedir. Ama aynı zamanda insanların problemlerini çözmeye çalışan ılımlı bir kadın olmaya da çalışmaktadır.” ifadeleriyle anlatmaktadır.(3)

Park Geun-hye seçim kampanyasında ekonominin iyileştirilmesi, yolsuzlukların engellenmesi, KOBİ’lerin desteklenmesi, yeni iş imkânları yaratılarak orta sınıfın desteklenmesi, okul harçlarının azaltılması, çocuk bakım yardımları ve diğer sosyal güvence uygulamalarının yaygınlaştırılması üzerinde durmuştur.(4) Zira bugün gelir dağılımının adaletsiz oluşu ve istihdam sıkıntısı Güney Kore’nin temel sorunlarındadır. Tufts Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Li Sung-Yoon, Kore ekonomisinin durumunun kötü olmadığını ancak, gelir dağılımının eşitsiz olduğunu, zengin ve yoksul kesim arasında uçurum bulunduğunu ve gençlerin iş bulmakta çok zorlandıklarını ifade etmektedir.(5) Öte yandan babası katı bir anti-komünist olmasına rağmen Park Geun-hye Kuzey Kore ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini her fırsatta dile getirmekte ve Li Myung-bak’ın katı politikasını eleştirmektedir. Park 2002 yılında Pyongyang’a yaptığı gezi sırasında Kuzey Kore lideri Kim Jong-il ile de bizzat görüşmüştür.

19 Aralık’taki seçimler sonucunda Birleşik Demokratik Parti’nin adayı insan hakları savunucusu liberal bir avukat olan Moon Jae-in ile devlet başkanlığı için yarışan Park Geun-hye oyların % 51,6’sını alarak cumhurbaşkanı seçilmiş, Moon ise % 48’de kalmıştır. Park, Güney Kore’nin on birinci cumhurbaşkanı olarak 25 Şubat’ta görevine başlayacaktır.

Yeni Dönemde Muhtemel Dış Politika

Dış ilişkiler konusunda öncelikle yeni cumhurbaşkanının iki büyük güç olan ABD ve Çin ile iyi ilişkileri devam ettireceği ve bu iki ülkeyle olan ilişkilerde denge gözeteceğini söylemek mümkündür. Zira ABD ve Çin ile uyumlu ilişkiler gerek Kore yarımadasında gerekse Kuzeydoğu Asya bölgesindeki barış için vazgeçilmez niteliktedir. Yakın müttefik olan ABD ile iyi ilişkiler uzun yıllardır Güney Kore’nin güvenliğinin ayrılmaz parçası olarak görülmektedir. Ayrıca Mart 2012’de yürürlüğe giren Serbest Ticaret Bölgesi anlaşması Güney Kore-ABD ekonomik ilişkilerini güçlendirmiştir.

Çin ise bugün Güney Kore’nin bir numaralı ticaret ortağı durumundadır. 1992’de 5 milyar dolar olan ticaret hacmi 2012’de 220 milyar doları aşmıştır.(6) Ayrıca serbest ticaret anlaşması için de görüşmeler yürütülmektedir. Stratejik ortak kabul edilen Çin ile ekonomik ilişkiler dışında eğitim, kültür ve turizm alanında da ayrıcalıklı ilişkiler vardır. Ancak konu Kuzey Kore’ye geldiğinde iki ülke arasında aynı mutabakatı görmek mümkün değildir. Zira Çin, Kuzey Kore’nin en önemli müttefiki, ekonomik anlamda yardımcısı ve diplomatik destekçisidir. Kore Yarımadası’nda barışın ve istikrarın korunması hususunda Güney Kore ile Çin’in çıkarları örtüşmekle birlikte Çin’in Kuzey Kore’ye yönelik mevcut politikasından sapması şu an için mümkün görünmemektedir.

Kuzey Kore’ye mesafeli politikalar izleyen Li Myung-bak, 2010 Mart ayında Güney Kore’ye ait bir savaş gemisinin batırılmasından sonra politikasını sertleştirmiştir. Kasım 2010’da Kuzey Kore’nin Kuzey Sınır Hattı’nda bulunan Yeonpyeong Adası’nı bombalaması ve sivillerin ölümüne yol açması sonucu ilişkiler bir süre tamamen kesilmiştir. Muhafazakâr görüşün temsilcisi olmakla birlikte Park, Kuzey Kore ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Park, “Foreign Affairs”e yazdığı makalede Kuzey Kore ile güven temelli bir politika izlemek amacında olduğunu, bununla birlikte güvenin tek taraflı olamayacağını vurgulamaktadır. İkili ilişkilerde yeni bir politikaya ihtiyaç olduğuna değinen Park, bunun uluslararası kamuoyunun da destek vereceği bir yakınlaşma (alignment policy) olması gerektiğini belirtmektedir.(7) “Bu politika Güney’in güvenliğini Kuzey ile olan işbirliğine bağlayacak, toplumlararası diyaloğu teşvik edecek ve uluslararası çabayla desteklenecek nitelikte olmalıdır” diyen Park, şu örneği vermektedir:

Kuzey Kore Güney’e karşı yeni bir askeri saldırıda bulunduğunda Güney’den anından cevap almalıdır ki bu tür bir saldırının maliyetini önceden hesaplayabilsin.(8) Tam aksine eğer uzlaşma yolunda adım atarsa Güney de bu yönde çaba harcayacaktır. Öte yandan Park, Kuzey ve Güney’i birbirine bağlayan Trans-Kore demiryolunun yeniden kullanıma açılmasının hatta bunun bir Avrasya demiryolu projesinin parçası olmasının hem ülkelerin ekonomik gelişimine hem de bölgenin barışına katkı sağlayacağını vurgulamaktadır. Ayrıca tüm geçmiş askeri provokasyonlar için Kim Jong-un’dan resmi bir özür beklediğini dile getirmekle birlikte Park, Kuzey’e yönelik insani yardımların devam etmesini amaçladıklarını belirtmiştir.(9) Ancak bilindiği üzere insani yardım önerileri çoğunlukla Kuzey tarafından reddedilmektedir.

Japonya ile ilişkilere gelindiğinde, bilindiği üzere iki ülke arasında Dokdo/Takeşima adası anlaşmazlığı, 2. Dünya Savaşı sırasında Japon askerler için cinsel kölelik yaptırılan Koreli kadınlar için Japonya’nın resmi özür dilemeyi reddetmesi ve Japonya’nın geçmiş askeri politikasının bir sembolü olarak görülen Yasukuni Tapınağı gibi sorunlar mevcuttur. Bununla birlikte Güney Kore’nin 2011 yılı toplam ihracatı 552,8 milyar dolar olup bunun %7,1’i Japonya ile gerçekleştirilmektedir (Çin ve ABD’den sonra üçüncü sırada). Toplam 521,6 milyar dolar olan ithalatta Japonya’nın oranı %13’tür (Çin’den sonra ikinci sırada).(10) Dolayısıyla ekonomik anlamda birbirlerine bağımlı olan iki ülkenin ilişkilerini iyi tutması şüphesiz her iki tarafın da yararına olacaktır. Öte yandan Kuzey Kore’nin bölgede yol açtığı güvenlik sorunu iki ülkeyi bu tehdide karşı ortak hareket etmeye itmektedir.

Nitekim Japonya’nın yeni seçilen Başbakanı Şinzo Abe, iki ülke ilişkilerini düzeltmek adına Güney Kore cumhurbaşkanlığına seçilen Park Geun-hye’ye özel bir temsilcisi göndermiştir. Bilindiği üzere iki ülke arasındaki ilişkiler Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Myung-bak’ın Japonya’nın Takeşima olarak adlandırdığı Dokdo adalarına yaptığı ziyaret ve Şinzo Abe’nin ise Yasukuni Tapınağı ziyareti ve “comfort women” hakkındaki açıklamaları sonucu gerilmişti. Japonya’nın özel temsilci gönderme adımı, iki ülkede de yönetimlerin değişmesinin ilişkileri geliştirmek adına fırsat olarak görüldüğünün kanıtıdır. Park Geun-hye ise iki ülkede de yeni hükümetlerin iş başına geldiği bir dönemde, adalar sorunu konusunda yeni bir süreç başlatmanın önemli olduğunu söyleyerek Japonya’nın adımına olumlu yaklaştığının sinyallerini vermiştir.(11)

Sonuç

Güney Kore’nin ilk kadın cumhurbaşkanı Park Geun-hye gerek ülke tarihindeki önemli bir ismin kızı olması gerekse halkın kendisinden beklentilerinin yüksek olması sebebiyle ciddi bir sorumluluk yüklenmiştir. Halkın temel beklentileri sosyal refahın artırılması ve sosyal güvenlik alanındaki iyileşmelerin gerçekleştirilmesidir. Dış politikada ise Güney Kore halkı Kuzey ile sürtüşmelerden kaçınılması taraftarıdır. Ayrıca Park bölge ülkelerindeki iktidar ve lider değişikliklerinden yararlanarak ilişkileri iyileştirmek ve geliştirmek amacındadır. Ancak dış politika süreci tek taraflı işlemediğinden diğer devletlerin yaklaşımı ilişkilerde belirleyici olacaktır. Özellikle Kuzey Kore’nin yeni lideri Kim Cong-ın’ın yaklaşımı Park’ın politikalarını büyük ölçüde etkileyecektir.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.