Bilgay Duman
ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile Irak merkezi hükümeti arasında imzalanan anlaşma ülkedeki siyasi dengeleri yeniden şekillendirecek gibi duruyor. Irak’ta 7 Mart 2010’da yapılan seçimlerin ardından kurulan hükümet sonrasında hükümetin uygulamaları ve aldıkları paydan memnun olmayan Kürt İttifakı ve Irakiye Listesi, Irak merkezi hükümeti içerisinde yer almalarına rağmen hükümet içi muhalefet oluşturmuştu. Bu nedenle Irak merkezi hükümetinin çalışmaları aksamış ve Nuri El-Maliki başbakanlığındaki hükümetin temelleri sarsılmıştı. Diğer taraftan IKBY’nin merkezi hükümet karşısında attığı adımlar da Irak siyasetini oldukça gerginleştirdi. Hatta bu gerginlik silahlı restleşmeye kadar ulaştı ve iki tarafın silahlı güçleri önce Selahaddin’e bağlı Tuzhurmatu ilçesinde sonra da Kerkük’te karşı karşıya geldi.
Ancak 2 Mayıs 2013’te Bağdat’ta görüşmelerde bulunan IKBY Başbakanı Neçirvan Barzani ile Nuri El-Maliki arasında 7 maddelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşmayla her iki taraf da kazanan olarak görünüyor. Burada Sünnilerin denklem içerisinde nasıl yer alacağı belki de en önemli noktayı oluşturmaktadır. 2003’te ABD’nin işgalinin ardından oluşan Kürt-Şii ittifakının yeniden kurulması, Sünnilerin siyasetin dışına itebilecektir. Mevcut durum itibariyle yaklaşık 5 aydır hükümet karşıtı gösterilerin yaşandığı Musul, Anbar, Selahaddin, Kerkük’ün Havice ilçesi gibi Sünnilerin yaşadığı yerlerde gösteriler şiddetlenmiş ve hükümetle çatışmaya dönmüştür. Bu şiddetin devam etmesi Irak’ı yeniden 2005-2007 yılları arasında yaşanan şiddet dönemine götürmesi ihtimali yüksektir. Burada özellikle merkezi hükümet tarafından gösteri yapan Sünnilerin tatmin edilmesi istikrarsızlığın artmasının önüne geçilmesini sağlayabilir.
Yaklaşık son bir yıldır hem Irak merkezi hükümeti hem de özelikle Mesut Barzani Sünnilerle yakınlaşma politikası izlemiştir. Barzani başta Irakiye ve daha da özelde Irakiye içerisinde yer alan Musul il yönetimini elinde bulunduran Nuceyfilerle yakınlaşmıştır. Hatta bu yüzden Musul il yönetiminde çatlaklar oluşmuş, il meclisindeki bir kısım Sünni Arap siyasetçiler, Nuceyfilerin Barzani ile yakınlaşmasına tepki göstererek il yönetimini boykot etmiş ve meclis toplantılarından çekilmiştir. Nuri El-Maliki de Musul il yönetiminden çekilen Yaver grubu gibi önemli Sünni aşiretlerle ilişki kurmuş ve yakınlaşmaya başlamıştır. Bu durum 2010 seçimlerinden sonra Irak genel siyasetinde Nuri El-Maliki’nin en büyük rakibi olarak ortaya çıkan Irakiye Listesi’ni etkilemiş ve liste içerisinde ayrışmalar başlamıştır. Irakiye Listesi’nin önde gelen isimlerinden Irak Başbakan Yardımcısı Salih El-Mutlak bile Nuri El-Maliki ile çok yakınlaştığı gerekçesiyle yaklaşık 5 aydır hükümet karşıtı gösterilerin yapıldığı Anbar’dan taşlanarak kovulmuştur. Sünnilerin bu tepkisel yaklaşımının, IKBY ve merkezi hükümet arasında imzalanan anlaşma sonrası artması muhtemeldir. Bu durum sadece 2003’ten sonra ABD’nin desteğini alan Kürt-Şii ittifakının yeniden oluşmasından öte iki taraf arasından imzalanan anlaşmanın içeriğinden de kaynaklanmaktadır. Burada IKBY ve merkezi hükümet arasında imzalana 7 maddeye yer vermemenin yerinde olacaktır. Anlaşmaya göre;
1- Şubat 2007’de IKBY ve merkezi hükümet arasında yapılan anlaşmaya göre petrol ve doğal gaz yasasının çıkarılması için bir komisyon kurulması,
2- 2013 bütçesinin düzeltilerek IKBY verilen bütçenin yeniden düzenlenmesi,
3- İhtilaflı bölgelerdeki güvenliğin ortak idare ile sağlanması ve Dicle, Cezire ile Musul Operasyon Komutanlığı’nın ortaya çıkardığı sorunların çözülmesi,
4- Celal Talabani tarafından parlamentoya sunulan, Saddam Hüseyin döneminde uygulan nüfus değiştirme politikaları ve yasalarının gözden geçirilerek nüfus haksızlıklarının giderilmesi ve il sınırlarının yeniden düzenlenmesi,
5- IKBY ile merkezi hükümet arasında havaalanları, gümrük ve vize yönetimi konusunda ortak idarenin sağlanması,
6- Enfal’de kimyasal silahtan zarar gören ve Şabani Ayaklanması’nda zarara uğrayanlara tazminat ödenmesi,
7- İki taraf arasındaki ilişkileri sağlamlaştırmak ve geliştirmek için her iki tarafın birlerine temsilci ataması kararlaştırılmıştır.
Bu maddelerden özellikle, ihtilaflı bölgeler, doğalgaz ve petrol yasası, nüfus ve il sınırlarının yeniden düzenlenmesi, Dicle, Musul ve Cezire Operasyon Komutanlıklarına ilişkin maddeler hem Sünnileri hem de tüm Irak’ı ilgilendiren konular olarak göze çarpmaktadır. Özellikle ihtilaflı bölgeler meselesi belki de Irak’ın en problemli sorunudur. İhtilaflı bölgeler sorunu sadece idari ve il sınırlarına ilişkin sorunları içermemektedir. Bu sorun aynı zamanda toplumsal, hukuki ve ekonomik konuları da içine almaktadır. Özellikle ihtilaflı bölgelerde yaşayan Türkmenler ve Sünni Araplar IKBY ve merkezi hükümet arasında yapılacak olası bir düzenlemeden etkilenecektir. Örneğin ihtilaflı bölgelerden biri olarak anılan Selahaddin’ne bağlı Tuzhurmatu’nun IKBY’nin yönetimine bırakılması durumunda burada azınlık olan Kürtlerin, çoğunluğu oluşturan Türkmenler ve Sünni Araplar üzerinde baskı yaratmasına neden olabilir. Bu nedenle IKBY’nin ve merkezi hükümet arasında imzalan anlaşma ülkenin geleceğini de şekillendirebilecek niteliktedir.
Öte yandan bu anlaşma ile merkezi hükümet IKBY’nin aşırı özerk tavrı karşısında geri adım atmış gibi görünmektedir. Zira daha önce hem merkezi hükümet yetkilileri hem de Şii siyasetçilerle görüştüğümüzde IKBY’nin bu durumunu kabullenmişlik ortak nokta olarak dikkat çekmiştir. Bu anlamıyla Şiiler merkezi hükümet üzerinde elde ettikleri kontrolü, her iktidarın isteyeceği gibi, korumak ve sağlamlaştırmak istemektedir. IKBY de her krizden olduğu gibi bu krizden de avantaj sağlamaya çalışmaktadır. Bununla birlikte IKBY iç siyaseti de çalkantılı bir dönemden geçmektedir. Mesut Barzani’nin yeniden başkanlığa devam edip etmemesinin tartışıldığı bir dönemde, IKBY yönetimini elinde bulunduran KDP’nin stratejik bir adım atarak merkezi hükümetin desteğini almaya çalıştığı da görülmektedir. IKBY’de KDP’ye yönelik muhalefet hareketi yükselişe geçmiştir. Bu yüzden dışarıdan destek alınarak bu muhalefet dengelenmeye çalışılmaktadır. Merkezi hükümetten elde edilecek avantajlar iç politikada rahatlatıcı faktör olarak kullanılabilecektir. Ayrıca Celal Talabani’nin rahatsızlığı sonrasında IKBY ve merkezi hükümet arasındaki ilişkiler neredeyse kopmuştur.
Celal Talabani’nin liderliğindeki KYB’nin Maliki ve diğer Şii gruplarla iyi ilişkilere sahip olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda Maliki’nin merkezi hükümeti zayıflatmaya yönelik çabalarda bulunan KDP yönetimindeki IKBY’ye karşı bölgedeki muhalif partilerle ilişki kurduğu söylenmektedir. Bu nedenle IKBY yönetimi, muhalefete verilen desteği kırmak için de Maliki liderliğindeki merkezi hükümetle anlaşmaya yanaşmış olabilir. Sonuç itibariyle her iki tarafın da avantaj sağladığı ve ödün verdiği bir anlaşma yapılmıştır. Burada önemli olan bu anlaşmadan dolayı kimin nasıl etkileneceğidir. Ancak şunu söylemek gerekir ki, IKBY ve merkezi hükümet arasında imzalanan bu anlaşma Irak’taki dengeleri derinden etkileyecek ve 2014’te yapılması planlan genel seçimler öncesinde ittifakları ve ayrışmaları yeniden şekillendirecektir.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.