NASIL KATILACAKSINIZ ?
Bu Linke tıkladığınızda sağ alt köşede KURUMSAL BAĞLANTILAR çıkacak.
Burada E-Dilekçe yazan yere tıklayın.
Dilekçe Komisyonu butonu çıkacak.
Burada İmzalayabileceğim Dilekçeler bölümü’ne tıklayacaksınız.
Konu Ara bölümüne : Psikotronik yazılacak.
Ve gelen sayfada RESMİ KURUMLARIN T.C. VATANDAŞLARINA KARŞI KULLANDIĞI PSİKOTRONİK SİLAH TEKNOLOJİSİ’ne gireceksiniz ve İMZALA yazan yere tıklayacaksınız. Hepsi bu kadar.
DİLEKÇEYİ İMZALAMAK İÇİN BURAYA TIKLAYIN.
***
Bu kampanya, -Batıda- hakkında belli bir şuur ve tepki oluşmuş TELEGRAM (Zihin Kontrolü) konusunda, -kendi çapında- vatandaşları kaba hatlarıyla da olsa bilgilendirmek ve potansiyel mağdurların oluşmasını engellemek için hazırlanmıştır.
Amacımız, insanlığı tehdid eden ve birçok bakımdan ele alınması gereken, bu yazımızda bizim işaretlemeye çalışacağımız üzere ve literatüre girdiği şekliyle “bir vasfı da” ASKERÎ SİLAH olan bu vahşice uygulamanın tehlikelerine işaret etmektir. Yanısıra, meselenin -maalesef- psikolojik problemler yaşayan insanların uydurmaları veya esrarlı romanlarda geçen hayal ve kurgulardan ibaret olmadığını göstermektir. Yine bu çalışma, bir yandan birçok ülkede bu alanda yapılan çalışmalara temas ederken, diğer yandan meselenin özüne vâkıf kişi ve kuruluşlar tarafından TELEGRAM’a gösterilen tepkileri paylaşma arzusuyla kaleme alınmıştır.
“TELEGRAM, askerî bir silahtır” dedik. Fakat bu silah türü, "konvansiyonel" dediğimiz, kabul edilmiş, genel mânâda bilinen silahlardan kimi farklılıklar arzeder:
Bunlardan birincisi, başka hiçbir silahta olmayan bir özelliktir ki, “silahı kullanan” ve “hedef kişi” dışında bir üçüncü kişi, bu silahın etkisini göremiyor, duyamıyor ve hissedemiyor. Sadece “hedef kişi”nin tepkileri müşâhede edilebiliyor.
Bir diğer farklılık da, “askerî silah” olmasına karşılık, kendine has özelliklerinden dolayı, ortada fiilî bir savaş hâli olsun veya olmasın kullanılabiliyor. Birçok ülkede, o ülkenin iç ve dış savunmasından sorumlu askerî, inzibatî ve istihbarî kurumların görevlileri tarafından, ülke içi veya dışında, hem siyasî ve ideolojik olarak kendilerine “yakın” sayılabilecek insanlara, hem de kendi siyasî ve ideolojik görüşlerine “aykırı” görülen şahıslara tatbik edilebiliyor. Bir diğer deyişle, yabancı veya vatandaş ayırımı yapma gereği duyulmaksızın, “kurban” kişi bazen “kobay” bazen de “hedef” addedilerek uygulanabiliyor. Deneme, geliştirme ve uygulamaların “gizliliği” buna imkân sağlıyor.
“Zihin kontrolü” teknolojisinin, sadece kelime anlamına bakılarak “nezih ve temiz bir iş"(!) olduğu zannedilmemelidir. İnsan fıtratına tamamen ters nitelikte olan bu silahın en önemli hedeflerinden biri de, “kurban”a beyin kontrolü ile paralel olarak -yine askerî literatüre yerleştiği şekilde- MAXIMUM PAIN (en üst seviyede acı) verebilmek çünkü.
Bugün dünyanın birçok ülkesinde TELEGRAM mağdurları var. Mağdurların kurduğu dernekler; hâdise etrafında yayınlanan birçok ciddi kitab, dergi veya gazete makalesi; yine, internette sayısız makale, araştırma ve döküman mevcut. Batıdaki bazı organizasyonların bu mesele merkezinde düzenli olarak seminer ve konferanslar tertib ettiklerini de biliyoruz; insanları şuurlandırmak için ciddi bir mücadele veriliyor.
Bu gelişmeler ülkemiz dışında tüm hızıyla sürer ve insanlar arasında günden güne yayılan genel bir şuurlanma süreci yaşanırken; üstelik ABD ve Rusya başta olmak üzere kimi ülkelerde protesto gösterileri bile yapılırken; TELEGRAM’a karşı dünyadaki en etkili mücadeleyi veren insanlardan Mind Justice Organizasyonu başkanı Cheryl Welsh’in ifadesiyle, “ATOM BOMBASINDAN DA TEHLİKELİ” bu silaha karşı maalesef ülkemizde yeterli bir kamuoyu tepkisi gelişmemiştir.
Fakat herşeyin üstünde, bu silahın hedefi olan fikir adamı Salih Mirzabeyoğlu’nun yaşadıklarından ve aktardıklarından ilhamla şunu söylemeye mecburuz: BU İNSANLIK DIŞI SİLAHIN UYGULAMA SAHASI BU ÜLKEDİR VE EN BÜYÜK MESULİYET DE BU ÜLKENİN İDARÎ MEKANİZMASINDA YER ALANLARIN PAYINA DÜŞMEKTEDİR.
Askerî terminoloji içerisinde “ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN(!) ELEKTROMANYETİK SİLAHLAR” kategorisinde yapılan bu çalışmalar, ülke halkından tamamen gizli, siyasî yöneticilerinse bir bölümün "kısmî bilgisi" dâhilinde yapılıyor. Bu husus, hem TELEGRAM teknolojisinin patentini ellerinde bulunduran bellibaşlı ülkeler, hem de Türkiye gibi bu silahların sadece "uygulama alanı" (DELTA) olan ülkeler için geçerli. Böylesi anormallikler, aslında bir bakıma “normal”. Çünkü yapılan çalışmaların herkesin önünde ve bilgisi dahilinde olması, -bu işkence ülkelerarası “insan hakları” kriterlerini ihlal etmeden devam ettirilemeyeceği için- mümkün değil.
Bu derece vahim ve çok gizli bir askerî silah sözkonusu iken; dünyada “elektromanyetik silah” yarışı tüm hızıyla devam ederken; Türkiye, Irak, Filistin, Afganistan, Lübnan, Kosova, Çeçenistan gibi ülkeler bu silahların deneme, kullanım ve geliştirme sahaları olmuşken; hattâ Bhutan gibi ismi bile pek bilinmeyen ülkelere kadar kendine tatbikat alanı bulabilmişken; Türkiye’deki bilgisizlik ve aldırmazlık, belki de silahın kendisi kadar ürkütücü. Yaptığımız çalışma, ülkemizde yaşanan bu gidişata işaret etme kaygısını da taşıyor.
Bazı Türk bilim adamlarının çıkışlarını övgüye değer bulsak da, maalesef yetmiyor. Ülkemizdeki bu atmosferi dağıtmaya ve insanımızı şuurlandırmaya yönelik her türlü ciddi açıklamayı, veri paylaşımını ve bu gaye çerçevesindeki her çeşit müsbet faaliyeti yahud böylesi faaliyetleri tetikleyecek “gayret”i çok kıymetli buluyoruz.
Böylelikle, yazımızın genel çerçevesi de de ortaya çıktı sanıyoruz.
TELEGRAM VE ETKİLERİ
Uluslararası ASKERÎ SİLAH literatüründe “ÖLDÜRÜCÜ OLMAYAN” (Non-lethal) kategorisindeki “ELEKTROMANYETİK SİLAHLAR” (Electromagnetic Weapons) arasında çok özel bir yeri olan "ZİHİN KONTROLÜ" (Mind Control) yâni TELEGRAM, hem o silahı, hem de o silahın etki alanını ifade eder. TELEGRAM, herşeyden önce bir “cihaz” veya “cihazlar bütünü”ne dayanır. Mesele, “şunu şöyle söylediler, duygu ve düşüncelerimizi manipüle ettiler” meselesi değildir burada.
TELEGRAM’da, çok kaba bir ifadeyle, göz ve kulak gibi aslî duyular “by-pass” edilerek, yâni DOĞRUDAN BEYNE normal yahud anormal görüntü ve sesler nakledilerek, vücudun istenilen kısımlarına acı verme gibi metodlarla da desteklenerek, “hedef kişi”nin iradesi kırılmaya ve zihnen “kontrol” altına alınmaya çalışılır. Bu süreçte, “hedef kişi”den gelen beyin dalgaları çözümlenerek, o kişinin duygu ve düşünceleri de “okunur”.
TELEGRAM saldırısı neticesinde “hedef kişi”de meydana gelen etkilerin bazılarını –literatüre geçtiği hâliyle- şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Bir sebebi olmadığı hâlde, kulaklarda sürekli çınlama.
2. Fizikî ve ruhî bir sebeb yok iken, elektrik çarpmasına benzer bir duyguyla âniden uykudan uyanma.
3. Uyarıcı bir madde kullanılmadığı hâlde, gece yatarken uzun süre güçlü bir uyanıklık hâli hissetme.
4. Vücutta, özellikle kol ve bacaklarda iğne batmasına benzer acı ve yanmalar.
5. Vücutta, özellikle kol, bacak ve parmaklarda âni kramplar ve sık sık kas atmasına benzer titremelerin olması.
6. Vücutta, özellikle yüz ve kasıklarda şiddetli kaşıntılar.
7. Dinlenme hâlinde olunduğu hâlde, âni kalb çarpıntısı ve stres duygusu.
8. Bilinir bir sebeb yokken vücut sıcaklığında âni yükselme ve âni terleme hâli.
9. Yorgun olunmadığı hâlde, vücuda âni bir yorgunluk ve hâlsizliğin çökmesi.
10. Baş ve vücudun çeşitli bölgelerinde âniden başlayan ve âniden biten ağrılar.
11. Kafada tansiyon yüksekliğine benzeyen bir şişkinlik ve saç derisinde yanma hissi.
12. Aşırı unutkanlık; düşünülen bir şeyin zihinden âniden silindiği veya düşüncelerin aktığı hissi.
13. Cinsî organda titremeler ve sebebsiz ereksiyon veya orgazm.
14. Sebebsiz olarak, aşırı heyecanlanma, sinirlenme, üzüntü, ümitsizlik gibi duygular, sıradan olaylara aşırı tepkiler verme.
15. Gözler kapatıldığında, hattâ açıkken, gözün önünde üç buudlu resimler canlanması.
16. Şuursuz olarak sürekli zihinde birşeyleri tekrarlama.
17. Kafa içinde nereden geldiği belli olmayan ses veya gürültüler duyma.
18. Görülen ve duyulan herşeyin sanki birileri tarafından izlendiği ve zihnin okunduğu duygusuna kapılma.
19. Bulunulan herhangi bir yerde, sık sık, cisimlerin ısı değişimlerinde çıkardığı seslere benzeyen çıtlama sesleri duyma.
20. Kol saati ve benzeri şahsî cihazlarda bulunan pillerin, normal ömürlerinden daha kısa bir sürede bitmesi.
21. Hafıza kaybı ve davranış bozuklukları.
22. Duyulan sesin yönü, şiddeti ve muhtevâsının değişmesi.
23. Göz kapaklarının denetlenerek, konuşmanın bozulması.
24. Zahmetli işler sırasında omuzlar ve kollar zorlanarak kazalara sebeb olma. Bir şey yaparken dirseklerin dürtüklenmesi ve işe engel olma. Bacaklarda ağrı ve gereksiz hareketlenme, sağ ve sola sallanma ve aşırı sertleşme.
25. Ayağın zor ulaşılan yerlerinde kaşınma ve kızarmalar.
26. Sırttaki büyük kaslarda kasılmalar.
27. El hareketlerinin kontrol edilmesi.
28. Düşüncelerin okunması yahud dışarıdan düşünce nakledilmesi.
29. Rüyaların kontrol ve manipüle edilmesi.
30. Hareket eden hayalî görüntüler görülmesi.
31. Göz kapaklarının sürekli açık tutturulması.
32. Sürekli kulak çınlaması.
33. Çene ve dişlerin sebeb yokken titremesi.
34. Sindirim sistemi ile alâkalı olarak, bağırsak hareketlerinin kontrol altına alınması.
Bu silahı diğer konvansiyonel silahlardan ayıran, -yukarıda saydığımız özelliklerinin dışındaki bir diğer- hususiyeti de; "KİŞİYE ÖZEL" ve "AYARLANABİLİR" olması, yâni hedef kişinin fizik, ruh ve beyin yapısına göre saldırı imkânı sağlaması. Şöyle ki, hedef kişi dışında kimsenin duyamayacağı seslerle beraber kimsenin göremeyeceği görüntüleri nakledebilmenin sözkonusu olduğu ve bunun da “mevcut sahne”de görev alan “emir eri” veya “gönüllü” piyonların bulunduğu bir ortamda yapıldığı düşünülürse, hedef kişinin her yönden kuşatılmaya çalışıldığı, tamamen çökertilip kontrol altına alınmak istendiği anlaşılır. Hâdisenin sadece ses ve görüntü “alışveriş”inden ibaret kalmadığı ve yine bu elektromanyetik silahla MAXIMUM PAIN (En Üst Seviyede Acı) vermenin operasyona dâhil edildiği gözönüne alınırsa, TELEGRAM’ın korkunçluğu daha da aydınlanır.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.