İRAN ANALİZ / İsrail işgal güçlerinin sözde bombaladığını iddia ettiği Suriye içindeki saldırılarla ilgili olarak Özgür Suriye Ordusu siyasi-medya birimi sorumlusu Luey Mikdad değerlendirme yaptı. 40 yıldan bu yana İsrail işgali altında bulunan Golan tepelerine yerleştirilmesi gereken hava savunma füze birlikleri ve tugayların neden Şam’ın etrafına yerleştirildiğini soran Mikdad bu noktada çoluk-çocuk demeden kendi halkını bombalayan Esed terör rejimiyle İsrail arasında fark olmadığını söyledi. İsrail’in bu saldırıları, gösterilen tepkiler ve saldırının ne anlama geldiğine dair kısa maddelerden oluşan analiz yazısı.
“Herhangi bir Suriyeli insan için şüphe yok ki Suriye’nin bombalanması üzüntü vericidir. Bu durum bizleri ve herhangi bir Suriyeli’yi çok fazla rahatsız etmektedir. Çünkü ülkem Beşşar Esed ve İsrail eliyle bombalanmaktadır.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu Mikdad.
Ajans France Press’e konuşan Özgür Suriye Ordusu Siyasi-Basın Birimi sorumlusu Luey Mikdad: “Burada asıl sorulması gereken soru şu olmalıdır: Şam’ı çevreleyen bu kadar askeri teşkilatın ve bu kadar füzenin ne anlamı var? Oysa bunların Golan’daki cephede yayılması gerekmez mi? İsrail topraklarımızın büyük bir kısmını işgal etmektedir.” dedi.
Esed terör rejimine ve müttefiki İran-Hizbullah-Iraklı Şii milis örgütler gibi yabancı paralı unsurlara karşı Suriye halkını savunan, ülkede kurtuluş savaşı veren Özgür Suriye Ordusu ile İsrail’in bu son saldırıları ilişkilendirilmeye çalışıldı. Oysa bu son derece sinsi ve anlamsız suçlamalar aşağıdaki soruların sorulmasını ve gerçeklerin değiştirilmesini engelleyemiyor:
1- 40 yıldır direniş ekseni palavrası ile İslam dünyasında prim yapmaya çalışan Esed diktası, müttefiki İran ve uzantısı Şii Hizbullah örgütü’nü onca sloganına rağmen tek bir kurşun atmadığı İsrail’e bu son saldırıdan sonra ne cevap verildi? Esedin enformasyon bakanının tüm seçenekler kapıda palavrasının bir anlamı var mı? Yüzbinlerce Suriyeli katleden ve elindeki neredeyse birçok askeri noktayı, karargah ve üssü kaybeden Esed diktasının bu içi boş ve 40 yıldır attığı sloganın üretim tarihi geçmedi mi?
2- Sözde İsrail karşıtı olduğunu iddia eden Esed terör rejimi Suriye halkı için kullandığı on binlerce füzeden tek bir tanesini neden düşman için kullanmadı? Onlarca Scud füzesiyle masumları katleden Esed rejimi neden tek bir Scud füzesi fırlatmadı İsrail’e? Madem saldırı oluyor ve en büyük düşman İsrail, o halde neden Esed rejimi füzesavarları, roketatarları ve silahlarıyla bu saldıyı hedef almıyor? Alamıyor zira Şam’ı çevreleyen askeri hava üslerinin tamamına yakını aylar öncesinden beri direnişçilerin elinde. Buna rağmen daha içerideki üsler ve birliklerdeki füzeler, ağır silahlar ile İsrail saldırısı esnasında dahi Esed rejimi sivil yerleşim yerlerini bombalamaktaydı. Saldırının hemen akabinde Esed terör güçleri Hizbullah desteğiyle Kusayr, Cebel Ekrad gibi bölgeleri yoğun şekilde bombalayacaktı.
3- Suriye’ye bir İsrail saldırısının İran’a saldırı anlamına geldiği palavrasını atan Ali Ekber Velayeti ve İranlı yetkililer neden ikincisi gerçekleşen bu saldırı karşısında süt dökmüş kedi gibi sessiz? Hemen telin açıklamaları yapan İran bir de zaten yaptığı şeyi yapacakmış gibi ilan ederek Suriye ordusunu eğitmeye yardımcı olacağını söyledi? İranlı askeri, istihbarat ve teknik uzmanların Suriye devrimini kanla bastırmak için başından itibaren Suriye içinde olduğu biliniyor. Hal böyleyken ordusunun büyük bölümü Özgür Suriye Ordusuna katılan, direniş karşısında ağır kayıplar vermesi nedeniyle Alevi paramiliter Şebbiha teröristlerine başvuran Esed rejimi, bu da yetmeyince milli savunma güçleri diye yine kendisine sadık kesimlerden milis ordu kurmaya çalıştı. Bunların eğitimi, mühimmat ve silah desteğini ise İran temin etti. Şimdi böylesi bir durumda İran’ın sözde orduyu eğitelim yönündeki teklifi acziyet ve medya atraksiyonundan başka bir şey değil. İkinci husus ise sözde savaş ilanı olarak gören İran, neden lider kadrosu Şiilerden oluşan İslami Cihad Hareketi gibi paravan Filistinli örgütleri harekete geçirip “Gaib Mehdi” ilan ettikleri Esed adına İsrail’e cevap vermiyor?
4- Humus, Kusayr bölgesine yönelik özellikle son bir senedir yoğun katliamlar gerçekleştirerek Esed rejimine destek veren Şii Hizbullah terör örgütü de sus pus? Defalarca demeçler verip sloganlar savuran Hasan Nasrallah ve onbinlerce Şii militanı neden tek bir füze, tek bir kurşun ile İsrail’e karşılık vermedi? Acaba 2008 ila 2011 ve farklı tarihlerde Gazze’ye yapılan saldırılarda olduğu gibi yine İsrail’e cevabını saklı mı tuttu? İsrail ile savaşında kaybetmediği kadar militanını Suriyeli bebekleri ve mazlumları katlederken kaybeden Nasrallah’ın Hizbi ne zaman Siyonistlerle savaşmayı düşünüyor? Şu an İsrail ile sınır bölgesindeki binlerce militanını Esed’i kurtarma, sahilde Alevi devleti kurma adına seferber ederek Suriye halkını katletmek için gönderen Nasrallah ve efendisi İran’ın iki yüzlü tavrı burada da ortaya çıktı. Golan’dan askeri birliklerini Suriyelileri katletmek için geri çeken Esed ile aynı şekilde Lübnan sınırından Suriye’ye kaydıran Sünni düşmanı Hasan Nasrallah arasında fark yok. 2006 yılındaki İsrail-Hizb arasındaki savaşın arka planına dair kapsamlı yazı için dosya kısmına bakılabilir.
5- Esed rejimi ve medyası da hadiseyi abartarak verdi, zira buna çok ihtiyacı vardı. Esed medyasına bakıldığında akıl almaz hikayelerin uydurulduğu görünüyor. Örneğin Suriye Gerçekleri adlı (aynı isimle Türkçe açılan evlere şenlik bir site de var) Arapça sitede İsrail’in 18 uçakla saldırı yürüttüğü yazılmış? Öyle ki bunlar cruiser başta olmak üzere her tür füzeyi kullanmış, özellikle yer altındaki hedefleri vuracak kadar etkili bombalar atılmış? Kasyun tepesindeki ve farklı yerlerdeki hedefleri vuran İsrail’in kullandığı bu bombalar nedeniyle 18 km ötedeki evlerin camları dökülmüş, öyle bir sallanmış ki evler 4,2 şiddetinde bir deprem gibi bir etkiye neden olmuş? Hikaye uzuyor…
Bu hikayenin biraz hafifletilmiş dozajdaki versiyonunu İran fonlu yakındoguhaber sitesi Rusya Yevm sitesinden naklederek veriyor. Burada tıpkı YDH gibi, yalanlar, uyduruk senaryolar, abartmalar, komplo teorilerinden ibaret Hakika adlı site bir adım ilermiş ve ajans ilan edilmiş! Palavralara bakıldığında neredeyse İsrail’in tam bir savaş açıp, ordularını harekete geçirip Suriye’yi yerle bir ettiği sonucuna ulaşılıyor.
SONUÇ:
İsrail’in ilk saldırısının Suriyeli mücahitlerin Golan tepelerindeki Esed düşman hedeflerini ele geçirmesinin hemen akabinde gerçekleştiği biliniyor. İsrailli askerler ile burun buruna gelen Özgür Suriye Ordusu ve mücahitlerin Golan’daki Esed hedeflerini ele geçirmemesi için ilk saldırı yürütülmüştü. İran-Şii medyası bunu beceriksiz bir şekilde Esed rejiminin lehinde kullanmaya çalışmıştı.
İkinci saldırı için de aynı şey iddia edilmişti; sözde füze veya mühimmat dolu konvoy Hizbullah’a götürülürken İsrail tarafından vurulmuştu? Böylesi bir palavranın da gerçekçi olmadığı; zira 1982 yılında İran tarafından kurdurtulan bu paravan Şii terör örgütüne 40 yıldır Esed rejimi üzerinden mühimmatın gittiği biliniyor. Eğer İsrail vurmak isterse çoktan Beka vadisi başta olmak üzere Hizbullah noktalarını vururdu. Oysa İsrail’in vurduğu noktaların da Özgür Suriye Ordusunun ele geçirdiği veya geçirmek üzere olduğu önemli stratejik Esed rejimine ait noktalar olduğu biliniyor.
Üçüncü ve son saldırı ise şimdiye kadar tam olarak İsrail tarafından yapılıp yapılmadığı doğrulanmadı. Doğrulayabilecek bir kaynak da şu aşamada mümkün görünmüyor. Doğrulansa bile bu durum Esed rejiminin en büyük müttefiki olan İsrail’in yine Esed’in çıkarına yaptığı bir stratejik adım anlamına gelmektedir. Suriyeli direniş kaynakları da bu noktaya işaret ederek devrimin başarılarıyla gittikçe köşeye sıkışan Esed rejimini kurtarmak için ABD-İsrail-İran senaryosunun bir parçası olarak değerlendiriyor bu saldırıyı. Çünkü Şam’ın göbeğindeki Genelkurmay binası, askeri hava istihbarat, cumhurbaşkanlığı sarayı, meclis ve benzeri birçok stratejik noktayı direniş son bir yıldır defalarca vurdu. Yüzlerce general, üst düzey subay ve düşman hedefi başarılı operasyonlarla ortadan kaldırıldı, esir alındı.
Şam’ı çevreleyen Guvta bölgesi başta olmak üzere 18 hava savunma üssünün tamamı direnişçilerin eline geçerken, yaklaşık yarım senedir Şam uluslararası havalimanı kuşatma altında. Buraya uçakların inişi, kalkışı ve hareketine izin verilmiyor, dahası havalimanına giden otoyollarda da Özgür Suriye Ordusunun kontrolü söz konusu. Bunun en bariz örneği son bir yıl içerisinde sözde Esed rejimi ile resmi görüşmeye gelen İranlı yetkililer, Lahdar İbrahimi dahil üst düzey şahsiyetlerin hiçbirinin resmi törenle, uçaklarla veya konvoy şeklinde görüntüsünün, videosunun alınamaması gerçeği.
EHDAV adlı paravan İran kuruluşunun başkanı Ali Yeral adlı fanatik Caferi din adamının Şebbiha terör unsurlarının yardımlarıyla, Suriye muhaberatıyla işbirliği içerisinde organize ettiği CHP heyetiyle Esed arasındaki görüşme de sahadaki bu gerçekliğin bir işareti. Sonrasında Ulusal Kanal adlı marjinal grup için ayarlanan Esed röportajı da hep gizlice, el-Kasab sınır kapısından Lazkiye gibi sahil şeridinde gerçekleştirilen görüşmeler! Sözde devlet başkanı ünvanı verilen Esed rejimi küçük bir tv kanalından, İran meclis başkanı Ali Larica’ni ile görüşmesine kadar bulunduğu inden dışarı çıkamamış, bu kişilere kırmızı halı serilememiş, resmi şekilde ağırlanamamıştır, ağırlanmalarına imkan yoktur.
Çeşitli Arap ülkeleri ve örgütleri saldırıyı kınarken, bunların en başında İran ve uydusu örgütlerin geliyor olması Suriye’deki katliamlarda Esed-İsrail ittifakını daha aleni hale getiriyor. Her iki güç de Suriye halkını, Suriye’nin altyapısını ve ülkeyi yıkmak için açık ittifak içinde hareket ediyor. Bu şer güçlerinin derin ittifakına rağmen mevziler kazanan Suriye İslami-Milli direnişin İsrail’in vurduğu iddia edilen askeri noktaları çok yakın bir zamanda ele geçireceği biliniyordu. Özgür Suriye Ordusu kaynakları ve stratejistler özellikle bu noktaya işaret çekiyor. Arap ve Müslüman kamuoyunun hissiyatını uyandırarak Nusayri-Şebbiha Esed azınlık rejimine nefes aldırmaya matuf bu saldırının zamanlamasına dikkat çekiliyor. Scud ve (İran yapımı) Fatih 10 adlı füzelerin, askeri mühimmatın bulunduğu iddia edilen stratejik noktaların vurulmasının arkasında bunların İslami hareketlerin liderliğindeki Suriye direnişinin eline geçilmesinden duyulan şiddetli korku olduğu kaydediliyor. Oysa bu silahların tek bir tanesi 40 yıldan bu yana tek bir İsrail hedefini vurmamışken, on binlerce füze, roket, beyaz fosfor silahı ile Suriye şehirleri yerle bir edildi!
İsrail lobisinin Amerika’da yaptığı yoğun çalışmalar Esed rejiminin bekası, Suriye direnişine ne olursa olsun silah ambargosunun devam etmesi yönünde cereyan ederken, İsrail işgal devleti ise en üst ağızlardan yaptığı açıklamalarda Esed rejiminin kendileri için tehdit olmadığını, Suriye’de devrim sonrası iktidara İslami hareketlerin gelme ihtimali bulunduğunu söyledi. Mart 2011 tarihinden bu yana yürütülen siyaset de Esed rejiminin çıkarlarına hizmet eden bir siyasetten başka bir şey değil.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.