Günlük arşivler: Nisan 3, 2013

TEHLİKE ÇANLARI KARŞISINDA İRAN DERİN YAPISINDAN ÇAĞRI

İRAN ANALİZ / Beztab İmruz adlı fundamentalist Şii sitesi Fuad Sadıki’nin yazdığı başmakalede İran’ın içinde bulunduğu iç krizin boyutlarını, Suriye devriminin taşıdığı anlamın kendileri için ne anlam ifade ettiğini ve bölgesel gelişmelerinin yansımalarının neler olacağını dile getiriyor. Yazar özellikle gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başa çıkmak, “İran’ı kurtarmak için” Rafsancani ile Hatemi’ye çağrıda bulunarak Hamaney’e yardımcı olmalarını istedi.

Al Monitor adlı farklı farklı ülkeleri, buranın yerel medyaları üzerinden, yaşanan gelişmeleri yakından takip eden, çeşitli gazeteleri, makaleleri ve önemli analizleri çevirerek ilgililerin hizmetine sunan sitede bu makaleye yer verilmiş.

Hamaney’in konuşmalarını temel alan ve bunlara bolca atıfta bulunan makale daha çok içerideki derin yapılara, rejime karşı bazı eleştiriler getirse de Şii yapıyı koruyabilecek kişilere yönelik bir üslupla kaleme alınmış makale. Ülkenin elitlerinin asıl meselesinin resmi olarak başlayacak seçim sürecine kadar kalan 40 günlük zaman zarfında İran’ın karşı karşıya kaldığı kritik durumlar ve beklenmedik tehditlerin geçmesi için mevcut çözümler sunması olduğunu yazıyor Sadıki.

İran’ın karşı karşıya kaldığı meseleleri makale sekiz maddede sıralamış. Bunlar arasında İran nükleer programına karşı olduğu iddia edilen Amerika ile İsrail’in tavrının Güvenlik Konseyince ele alınan bir uluslararası soruna dönüştüğü gibi anlamsız bir cümle kullanılmış. Diğer meselelerin ise 2009 seçimleri hadiselerinin onaylanması olarak gösterirken “ekonomik yaptırımların inkar edilemez ve kırılgan etkilerine” de işaret etti.

İran içindeki bir medyadan, özellikle fanatik Şii ve köktenci bir siteden yapılan açık ve net değerlendirmeleri içeren makale mevcut zihin yapısını anlama açısından gerçekten önemli hususları barındırıyor.

Makalenin yazıldığı medya kuruluşu son derece aşırı bir Şii sitenin görüşünü yansıtıyor, daha doğrusu İran’da devleti yöneten zihniyetin resmini gösteriyor. Irak’taki iç kriz ve Suriye’deki iç savaşın Şii hilalindeki ana halkları ve ittifakları tehdit ettiğini kaydeden makalede İran İslam Cumhuriyeti’nin Ortadoğu’da Amerikaya muhalif bir baskı unsuru olmak için eskiden olduğu gibi artık daha fazla burayı kuşatamayacağı yazılıyor. İran’ın Beşşar Esed hükümetine yaptığı yatırımın İran içinde artan hoşnutsuzluğa neden olduğu, bu desteğe karşı açıkça konum alan eleştiriler ve muhaliflerin konuşmalarının yapıldığına dikkat çekildi.

Makale İran’ın mevcut durumunu 1988 yılında İran-Irak savaşının sonundaki durum ile benzerlikler kurdu. Bu zamanda Rafsancani ile Hamaney’in Şii dini liderleri Humeyni’ye nasıl yardım ettikleri hatırlatılarak nostaljik ve duygusal bir atmosfer oluşturulmaya çalışıldı. İran’ın ekonomik ve siyasi olarak karşı karşıya kaldığı kriz ile başa çıkmak için şimdi aynı şekilde problemlerle karşı karşıya kalındığı ve adım atılması gerektiğini belirtiyor makale. Şimdi de Hamaney’in yanında Hatemi ile bu görevi üstlenmesi ve dahili-harici tehditlere karşı ülkeye yardım etmek için kendisinden beklenen rolü oynması yönündeki beklentiler dile getirildi.

Natureza

Criancas

__._,_.__

_

Animais

__._,_.___

Ergenekon sanığına ifade değiştirtme soruşturması tamamlandı

Cumhuriyet gazetesine molotof bombası atılması olayının faili olmaktan tutuklu Ergenekon sanığı Bedirhan Şinal’in ifadesinin değiştirilmesiyle ilgili soruşturma tamamlandı. Şinal’in de şüpheliler arasında yer aldığı iddianamede 10 şüpheliye 20 yıla kadar hapis istendi.

TMK 10. madde ile yetkili Cumhuriyet savcısı Abdullah Mirza Coşkun tarafından hazırlanan iddianamede bir avukat, iki infaz koruma memuru da yer alıyor. İddianamede, Ergenekon sanıkları Bedirhan Şinal, Boğaç Kaan Murathan, Murathan’ın avukatı Burak Bekiroğlu, infaz koruma memurları Yusuf Berktaş, Hüseyin Dursun, Şinal’in dayısı Tacettin Şinal, Hakan Karakaş, Muzaffer Uslu, Mehmet Selahattin Merih ve Zeynel Saraç Demir şüpheli olarak bulunuyor.

Ergenekon Terör Örgütü’nün örgütsel yapısının açığa çıkarılması ve gerçekleştirdiği eylemlerin aydınlatılmasına yönelik operasyonların başlamasının ardından, örgütün devam etmekte olan dava sürecini etkilemek adına adil yargılamaya hukuk dışı müdahalelerde bulunduğu belirtildi.

29 Mart 2008 tarihinde Cumhuriyet gazetesine molotof bombası atma eyleminden tutuklanan Şinal’in gerçekleştirdiği eylemle ilgili olarak mahkeme aşaması da dahil olmak üzere geçen süreç içerisinde alınan beyanlarının birbiri ile örtüştüğü anlatıldı.

Şinal’in 4 Haziran 2010 tarihinde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği mektupta ise önceki ifadelerinin tersine ‘Fatih Derdiyok, Murat Aplak, ve Boğaç Kaan Murathan’ın Cumhuriyet Gazetesine yönelik yapılan eylemle ilgisinin olmadığı’ şeklinde ifade verdiği kaydedildi.

Ancak 6 Ekim 2010 tarihinde yapılan oturumda ise Şinal’in ayrıntılı bilgi vereceğini belirterek gizli oturum talep ettiği belirtilen iddianamede, yapılan gizli oturumda Şinal’in “Yargılamanın başından bu yana Boğaç Kaan Murathan’ın avukatı aracılığıyla ifadesini değiştirmesini ve polislerin aleyhine konuşmasını istediği, bununla birlikte Boğaç lehine gönderdiği ifadeyi Boğaç’ın avukatının Hakan Karakaş aracılığıyla kendisine yazıp gönderdiği, kendisine bu ifadeyi göndermesi için çok miktarda para vaat edildiği ve eylemin kendisine Ergenekon Terör Örgütü’nün amaçları doğrultusunda işlettirildiği, bu eylemde kullanıldığını ancak karşısındaki kişilerin çok güçlü olması nedeniyle kendini ifade etmekte zorlandığı ve baskı gördüğü." şeklinde ifade verdiği anlatıldı.

Şinal’in 23 Kasım 2010 tarihinde ise Burak Bekiroğlu ile irtibatlı olduğunu iddia ettiği Yusuf Berktaş ve Hüseyin Dursun isimli infaz koruma memurlarının ifadesini değiştirmesi için kendisine baskı kurduğunu belirten bir dilekçe ile cezaevi yönetimine başvurduğu belirtildi. Bu konuyla ilgili Silivri savcılığınca soruşturma başlatıldığı anlatılan iddianamede, Silivri’deki dosyanın bu dosya ile birleştirildiği belirtildi.

Soruşturma kapsamında elde edilen deliller doğrultusunda Şinal ile dayısı Tacettin Şinal arasında konuyla ilgili telefon görüşmelerinin yapıldığı kaydedildi. Şinal’in suç duyurusuna istinaden yapılan incelemelerde başta Yusuf Berktaş olmak üzere bazı infaz koruma memurlarının Şinal’i koğuşta ziyaret ederek görüştüklerinin anlaşıldığı ifade edildi.

İddianamede, “Sonuç olarak; Bedirhan Şinal’in Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda Boğaç Kaan Murathan’ın avukatı Burak Bekiroğlu’nun azmettirmesi ile yukarıda isimleri belirtilen bazı tutuklular ve Ceza İnfaz Kurumunda görevli bazı infaz koruma memurları vasıtasıyla kendisine yapılan baskı, tehdit ve maddi menfaat vaatlerinin yanı sıra dayısı Tacettin Şinal’in de telkinleri sonucu birçok kez ifadesini değiştirdiği anlaşılmış olup, söz konusu ifade değişikliklerinin medyada da kara propaganda malzemesi olarak kullanıldığı, bu kapsamda özellikle devam etmekte olan dava sürecini etkileyecek ve yönlendirecek şekilde suç delillerinin ifade değiştirme yöntemiyle değiştirildiği anlaşılmıştır.” ifadeleri kullanıldı.

Aslanlı çete olarak bilinen örgütün lideri olduğu belirtilen Mehmet Selahattin Merih’in Tekirdağ Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda Bekiroğlu’nun azmettirmesi ile Şinal’e daha önce verdiği ifadelerini Murathan’ın lehine değiştirmesi karşılığında maddi menfaat vaat ettiği anlatıldı. Ancak Merih’in de Bekiroğlu’ndan bunun karşılığı daha fazla maddi menfaat istemesi nedeniyle aralarında anlaşmanın sağlanamadığı belirtilen iddianamede, ilerleyen süreçte ifade değiştirme çalışmalarının devam ettiği kaydedildi. Şinal’in Silivri Kapalı Cezaevine nakledilmesi üzerine bu girişimin sonuçsuz kaldığı ifade edildi.

Daha sonra Hakan Karakaş’ın Bekiroğlu’nun azmettirmesi ile Şinal ile irtibata geçtiği, mektuplaştıkları, mektupların içeriğinde maddi menfaat vaadi bulunduğu kaydedildi. Karakaş’ın mahkemeye göndermesi için Şinal’e el yazısıyla yazılmış dilekçe gönderdiği, Şinal’in de bu notu kendi el yazısı ile temize çekerek mahkemeye gönderdiği, bu şekilde ifadesinin değiştirildiği anlatıldı.

Şinal’e vaat edilen paranın bir kısmının şüpheli Korkmaz Tan tarafından Şinal’in dayısı Tacettin Şinal’e elden teslim edildiği belirtilen iddianamede, bir kısmının ise notlarda belirtildiği gibi Tacettin Şinal’in PTT hesabına Muzaffer Uslu talimatıyla oğlu Zafer Uuslu tarafından yatırıldığı kaydedildi. Paranın bir kısmının da çeşitli şahıslar tarafından Tacettin Şinal’in PTT hesabına yatırıldığının tespit edildiği belirtildi.

Şinal’in ifadesini değiştirmek için yapılan bir diğer girişimin ise infaz koruma memurları vasıtasıyla yapıldığı, şüpheli Burak Bekiroğlu’nun bu kapsamda infaz koruma memuru Yusuf Berktaş görüştüğü ifade edildi. Berktaş’ın Şinal’e ifadesini ne şekilde değiştireceğini gösteren el yazısı dilekçe örneğini verdiği, Şinal’in de bu notu temize çekerek mahkemeye teslim ettiğinin anlaşıldığı kaydedildi.

Şinal ile dayısı arasında maddi vaat teminine yönelik konuşmalar yapıldığı bur görüşmede Şinal’in dayısına, “Şimdi ben bu çaylar da sorun olmazsa ben mahkemede işte anladın ben gereğini yapmadan farklı olacak. Ya sendeki çayların yarısı da geldiği zaman ben Haber vereceğim yeğenime o gereğini yapacak. Ama eksik olduğu zaman eksik hareket görürsünüz de yani anladın mı?” dediği belirtildi. Tacettin Şinal’in de, “Sen yedi buçuk kilo çay istemişsin bize iki buçuk kilo bir de iki buçuk kilo daha yarısını gönderecekler anladın mı?” dediği belirtildi.

İddianamede şüpheliler hakkında 20 yıla kadar hapis istendi.

Özbey: Ergenekon’dan çıkış birlik, barış ve bayramdır

İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da düzenlediği basın toplantısında, Ergenekon davasının duruşmasının ertelendiği 8 Nisan 2013 günü Silivri’de gerçekleşecek büyük halk seferberliğine ilişkin bilgi vererek, bir kısım basında yer alan “provokatif” haberleri değerlendirdi. Özbey’in açıklaması şöyle;

Türkiye, 8 Nisan’ı bekliyor.
Yurdun dört bir yanında büyük bir seferberlik başlamıştır.
Yüzlerce merkezden, onbinlerce yurttaş, binlerce araçla Silivri’ye hareket edecek.
Onbinlerce yurttaşımız da, Silivri yolcularını coşkuyla uğurlayacak!
Milletin öncülerinin 6 yıldır tutsak edildikleri Silivri zindanının önünde tarihi bir gün yaşanacak.
Türk milleti, tertipçilerin mütalaasına karşı kendi hükmünü açıklayacak!
Orada bir milletin, makus talihini yenmekteki azim ve kararının destanı yazılacak.
O destanda yalnızca birlik, barış ve bayram olacak!

ERGENEKON’DAN ÇIKIŞ

Türk Milleti, Ergenekon’dan çıkma azim ve kararındadır.
Ergenekon, bir milletin, sıkıştırıldığı demir dağların arasından aydınlığa çıkışıdır.
Ergenekon’dan çıkış, bağımsız, özgür ve başı dik yaşamaktır!
Ergenekon’dan çıkış, birliktir, millet olmaktır!
Ergenekon’dan çıkış, bayramdır!
Ergenekon’dan çıkış, tutsak edilen milletin kurtuluş bayramıdır!

BÜYÜK MİLLET VAKARI

Türk milleti bayrağı altında birleşen büyük halkımız, her zaman ve her şartta çok duyarlı, çok sabırlı ve çok akıllı davranmıştır.
Büyük gelenekleri olan bu büyük halk, başıbozukluğa izin vermez.
Büyük millet olmak, aynı zamanda haklı zeminde eylem yapmayı bilmektir.
Dünya tarihinin en büyük imparatorluklar geleneğinden beslenen bir kültürümüz var. Halkları bir arada yaşatma deneyimi ve iki yüzyıllık devrim birikimimiz, halk içinde barış ve kardeşlik için en büyük güvencemizdir.

8 NİSAN BAYRAMI

Milletimiz, devrimci önderliğiyle 8 Nisan’da Silivri zindanının önünde kendisine yaraşır vakar, disiplin ve duyarlılıkla, büyük coşku ve kararlılıkla Ergenekon’dan çıkış bayramını kutlayacaktır.

TERTİPÇİLERDEN PROVOKASYON HABERLERİ

Türk Milleti, ayağa kalkmıştır.
Gözler Ankara Kalesindedir.
2012 yılının 19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım ve 13 Aralık’ından başlayan Ankara yürüyüşümüz, büyük bir toplumsal harekete dönüşmüştür.
Yeraltından hareketlenen millet volkanının uğultularını duymak istemeyenler var.
Milletin ayağa kalkışına, “provokasyon” çamuru atmak en büyük yanılgıdır.
Bir kısım medyada “yakıp, yıkacaklar”, “jandarmayla çatışacaklar” benzeri yalan, uydurma ve maksatlı haberler yayınlanmaktadır.
Milletin büyük gücünden korkmaktadırlar!
Provokasyon tertipçilerin işidir. Vatanseverlik, başıbozukluğun panzehiridir.
Provokasyon haberlerini yayımlayanlar, milletin hasletlerini göremeyen sorumsuzlardır.

TÜRK MİLLETİNİ TANIMIYORLAR

Türk milletini tanımıyorlar.
İçinde bulundukları ihanetin boyutlarının farkında değiller.
Türk Milleti, bir kere ayağa kalktı mı, zafere erişmeden oturmaz!
Tarihimiz bunun örnekleriyle yazılmıştır.

GERÇEK PROVOKASYON

ABD emperyalizmine, Tayyip Erdoğanlara ve Fethullah Gülenlere güvenmenin sonu, düş kırıklığıdır.
Türk milletini anayasadan silip ayaklar altına almaya kalkışmaktan, PKK’yla koalisyon kurarak Türkiye’yi bölmekten, Türk Ordusuna ve vatanseverliğe tertipler düzenlemekten daha büyük bir provokasyon olabilir mi?

YIKILACAKLAR!

Onları, kurdukları şer ittifakı da, tertipleri de, yalan haberleri de, efendileri ABD emperyalizmi de kurtaramayacaktır.
Büyük bir milletin istiklâl ve hürriyet hareketiyle hesaplaşmaya kalkışıyorlar.
Yaptıkları iş, Atatürk Devrimini yıkma girişimidir.
Vatanseverliği mahkum etmek istiyorlar!
Türk milletini ayak altına almaya kalkıyorlar!
Çaresizlik içindeler: Yıkılacaklar ve milletin ayakları altında kalacaklar!

MUSTAFA KEMAL’İN ÇAĞRISI

8 Nisan’da Silivri’de olmak, en meşru, en hukuki, en yasal haktır!
8 Nisan’da Silivri’de olmak, vatanseverliğin mihenk taşıdır!
Yurttaşlarımızı, gönül rahatlığıyla 8 Nisan’da Silivri’de olmaya çağırıyoruz!
Bu çağrı, Ergenekon’da çıkış çağrısıdır!
Bu çağrı, Mustafa Kemal’in çağrısıdır!
Gelin, çalsın davullar, çekilsin halaylar!
8 Nisan’ı, Ergenekon’dan çıkış bayramı yapalım!
Türkiyemize baharı getirelim!

ulusalkanal.com.tr

Zirve Yayınevi Davasının 63. Duruşması Sona Erdi

Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 63. duruşması sona erdi.

Duruşmada Malatya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil’in hardiskinde elde edilen ses kayıtları dinlenmeye başlandı. 31 Ocak 2007 tarihli İnönü Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerine ilişkin olarak jandarma istihbarat görevlisinin bir öğretim üyesi ile yaptığı görüşmenin içeriği dinletildi. Dinletilme sonrasında mahkeme başkanı Hayrettin Kısa, ses kaydındaki konuşan kişileri tanıyıp tanımadıklarını sanıklara sordu. Haydar Yeşil ses kaydındaki kişileri tanımadığını söylerken, sanık Ruhi Abat, “Üniversitede bir taş düşse benden bilinecek. Birisi PKK ile konuşsa onu a bana soracaksınız” diye tepki gösterdi. Mahkeme Başkanı Kısa ise, “Bilmiyorsanız, bilmiyorum, dersiniz” dedi.

Mahkemede dinletilen ikinci ses kaydının sanık ve tanık İlker Çınar’ın Aralık 2008’de tehdit edilmesi ile ilgili olarak adliyeye giriş ve çıkışına kadar yaptığı ses kaydı dinletildi. Mahkeme Başkanı Hayrettin Yeşil’in, “İlker Çınar’ın kendi kendine yaptığı ses kaydı senden neden çıktı?” sorusu üzerine sanık Haydar Yeşil, “İlker Çınar kendisi getirip verdi” dedi.

Duruşmada üçüncü olarak 16 Şubat 2007 tarihli sanık Ruhi Abat ile sanık ve tanık İlker Çınar arasında geçen telefon görüşmesi ses kaydı da dinletildi. Avukat Halis Önal, “Dinletilen ses kaydını telefon görüşmesi olduğu açık. Ancak İlker Çınar, bunun dezenformasyon amaçlı hazırlandığını söylüyor. İlker Çınar anlatıyor, bizimkileri kuzu gibi dinliyor” dedi.

Duruşmada 16 Aralık 2006 tarihli dördünce ses kaydının sanık ve tanık İlker Çınar’ın Malatya’ya gelerek yaptığı görüşme esnasında kayıt altına alındığı belirtildi. Bu ses kaydı ile ilgili olarak sanık Haydar Yeşil, kayıtlardaki seslerin kime ait olduğunu söyleyerek, “İlker Çınar ile yaptığımız görüşmede getirdiği bilgi ve belgeleri izah ediyor” dedi.

Sanık Mehmet Ülger ise ses kaydı çözümünde İlker yazılacak yerlere “Ülger Abi” olarak yazıldığını söyleyerek, ses çözümüne itiraz etti. Duruşmada 16 Aralık 2006 tarihli 6. ses kaydında ise İlker Çınar’ın getirdiği belge ve bilgilerin öğrenilmeye çalışıldığı toplantıda yapıldığı belirtildi. Mahkeme duruşmayı yarına erteledi.

İran ve Irak’tan güvenlik işbirliği

İran İstihbarat Bakanı Muslihi, Irak Meclis Başkanı Nuceyfi, Irak Yüksek İslam Meclisi Başkanı Hakim ve Irak Ulusal İttifakı Başkanı Caferi ile bir araya geldi

Irak‘ın başkenti Bağdat’ta resmi temaslarda bulunan İran İstihbarat Bakanı Haydar Muslihi, İslam ülkelerinin derin bir komplo ile karşı karşıya olduğunu öne sürdü.

Muslihi, Irak Meclis Başkanı Usame en-Nuceyfi, Irak Yüksek İslam Meclisi Başkanı Ammar el-Hakim ve Irak Ulusal İttifakı Başkanı İbrahim el-Caferi ile bir araya geldi.

Nuceyfi’nin bürosundan yapılan açıklamada, görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve Irak‘ın içinde bulunduğu siyasi krize çözüm yollarının ele alındığı belirtildi.

Iraklıların refahı ve güvenliği için İran‘ın işbirliğine hazır olduğunu” vurgulayan Muslihi’nin, Nuceyfi ile görüşmesinde, İslam ülkelerinin derin bir komployla karşı karşıya bulunduğunu ileri sürdüğü ifade edildi.

Muslihi’nin Hakim ile görüşmesinde ise teröre karşı mücadelede karşılıklı istihbarat akışının sağlanmasının önemine vurgu yaptığı bildirildi.

Daha sonra Caferi ile bir araya gelen Muslihi’nin, iki ülkenin ortak meseleleri hakkında istişarelerde bulunduğu kaydedildi.

İran İstihbarat Bakanı Haydar Muslihi’nin, Irak Başbakanı Nuri el-Maliki ve hükümet yetkilileri ile de bir araya gelmesi bekleniyor.

Rutinleşen ‘Dinleme’ye CHP’den İtiraz

TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu’nun CHP‘li üyeleri, rutine bağlanan "üç ayda bir dinleme izni" uygulamasına karşı suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

CHP’liler, MİT ve Emniyet İstihbarat’ın 3 aylık süreler halinde Türkiye’nin iletişim trafiğini izleme yetkisi almasının önüne geçmeyi hedefliyor.

Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Yargıtay’ın 2008’de Jandarma’nın yetkisini elinden alan kararın peşine düştü. Cihaner, "İptal kararına ulaşabilirsek, MİT ve Emniyet İstihbarat’ın da yetkilerinin alınması konusunda elimiz güçlenecek, bir dayanak oluşturacak" dedi.

Cihaner, MİT ve Emniyet’ın aldığı yetkiyle, ‘Kimin ne zaman, nereden arama yaptığı, hangi saatte ne tür mesajlar gönderdiği gibi bilgileri’ edindiğini belirterek şöyle dedi:
"Bu işlemin hukuksuz olduğu kesin… Attığınız SMS’leri bile biliyorlar. Tüm haberleşme bilgileriniz ellerinde. Dehşetli bir şey bu. Özel hayatı, ticari sırrı, hukuki güvenliği, her şeyi ortadan kaldıran bir yapı bu…"

AKŞAM

Zirve davasında ses kayıtları dinleniyor

Zirve Yayınevi davasında ek delil klasörlerindeki ses kayıtlarının dinlenmesine başlandı.

Malatya’daki Zirve Yayınevi davasında ek delil klasörlerindeki ses kayıtlarının dinlenmesine başlandı.

Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Malatya il Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Haydar Yeşil tarafından Kırşehir’de kaynanasının evinde saklanan, Yeşil’in kayınbiraderi tarafından polise teslim edilen hard diskteki ses kayıtları dinlendi. Duruşmada ilk olarak 31 Ocak 2007 tarihli İnönü Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerine ilişkin olarak jandarma istihbarat görevlisinin bir öğretim üyesi ile yaptığı görüşmenin içeriği dinletildi. Rektörlük için aday olan öğretim üyelerinin ideolojik görüşlerine göre değerlendirildiği ses kaydının ardından Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa, davada azmettirici iddiasıyla müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu sanıklar Haydar Yeşil, eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger ve İnönü Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ruhi Abat’a kayıttaki seslerin kime ait olduklarını bilip bilmediklerini sordu. Binbaşı Yeşil, böyle bir kaydı hatırlamadığını, emekli Albay Mehmet Ülger de diyaloglardan bilgisi olmadığını iddia etti. İlahiyat Fakültesi araştırma görevlisi Ruhi Abat ise bu sorunun kendisine yöneltilmesini zul olarak değerlendirdiğini belirtti.

Mahkeme Başkanı Kısa ise "Soru çok açık. Tanıyor musun? Tanımıyor musun? Tanımıyorsan ‘tanımıyorum’ der geçersin. Heyeti zan altında bırakacak ifadeler kullanma." diye konuştu.
Bunun üzerine, iddianamede 2007 yılında Malatya İl Jandarma Komutanlığı tarafından yürütülen misyonerlik çalışmalarına akademik sonlandırma yaptığı öne sürülen Abat, "Üniversiteyle ilgili her şey benden biliniyor. En başından beri bu iftiralar nedeniyle buradayım. Bu ses kaydının benimle ne ilgisi var? Siz beni tehdit ediyorsunuz. Cezamı artırmakla tehdit ediyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Misyonerlerin niteliklerine ilişkin konuların konuşulduğu bir ses kaydının da dinletildiği duruşmada, mahkeme başkanı Kısa, Ülger’e ses kaydındaki diyalogda kendisinin olduğu yönünde iddialar bulunduğunu hatırlattı. Ülger ise iddiaları reddetti. Dava yarın devam edecek.

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.