Günlük arşivler: Nisan 6, 2013

BASİT MANTIK :))

__._,_.___

NACİ KAPTAN : BAK AKİL ADAM

ŞİMDİ NELER OLDUĞUNU ANLADINIZ MI ?

Türkler Kemalizm’i terk edip ılımlı İslam’ı benimsemelidir.
Ilımlı İslam, Kemalizm’i silmeye yönelik bir karşı devrimdir.


Bu devrimin karşısındaki tek güç, Türk Ordusu ile ulusalcı aydınlardır ve TASFİYE EDİLMELERİ gerekir”

Graham FULLER;CIA eski yöneticisi, ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi

__._,_.___

TUNCER GÜNGÖR : 5 nisan BAROLAR GÜNÜ…

Özcan PEHLİVANOĞLU : HÜLYA ABLA, KADİR AĞBİ, ORHAN BABA…

Türk Milleti ve Türk Devleti, tarih içindeki en zor imtihanlarından birini veriyor. Savaş falan yok. Keşke savaş olsa… Düşmanı görür, silah gücünü bilir, taktiğini keşfeder ve sizde gardınızı ona göre alırsınız.

Şimdi başka bir şey var karşımızda. Savaşın şekil değiştirmiş bir versiyonu ile karşı karşıyayız. Her şey, Türk’e karşı ve Türk’ün yanında diye ikiye bölünmüş…

Türk’e karşı olan iktidar; kendisi gibi düşünmese bile Türk’e karşıt olma noktasında birleştiklerini, destekliyor. Desteklenenlerde fırsat bu fırsattır diyerek Türk’le olan tarihi hesaplarını kesmeye çalışıyor.

Türk’e karşı olanlar bu sebeple azmış durumda. Hain Öcalan’ın biraderide öte yandan uyarıyor! “Türkleri kızdırmayın”. Adam haklı; hor hor uyuyan veya uyur taklidi yapan bu kadar büyük kitlenin, birde üstüne üstlük kızdırılmasının ne anlamı var!

“Türk Aydınları” olarak tanımlayacağımız 300 kişilik bir aydın grubumuz gidişata tepki verdi. Ama psikolojik operasyonlar eli ile zihinleri kontrol etmeye çalışanlar, bunu savuşturdu. Şimdi karşı taraf “Akil Adamlar” ile atak yapmaya hazır vaziyette.

Türk Milletine; yıllardır camilerde, cemaat ve tarikatlarda, televizyonlarda, gazetelerde vs. bil cümle uygun zemin ve mekanlarda psikolojik operasyon yürütüldü. Diziler, evlilik programları, Cuma gecesi duaları, yarışma mücadeleleri ve müzik çalınca bel ve kalça kıvırmalar; öncelikle gözümüzü dikkatle diktiğimiz şeyler konumunda. Tartışma programları ise kadrolu Türk düşmanlarına bırakılmış. Bunlar yandaş ve küreselci medyanın yarattığı algı ile zihin kontrol operasyonu örnekleri…

Cıvıttıkları toplumun, çekirdeği o kadar kuvvetli ki; şaşırtıcı derecede, halen direniyor. “Akil Adamlar” listesinede Hülya Koçyiğit’in, Kadir İnanır’ın, Orhan Gencebay’ın alınmasıda bu yüzden. Kimliği; düşüncesi ve ruhu mankurtlaştırılan halka son darbe, popülizmle bu şekilde indirilecek. Öyle düşünüyorlar!

Gözlerimin önüne getirebiliyorum; Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır ve Orhan Gencebay’la resim çektirme yarışına girecek olanları. Kimi Türk filmlerinde çizdikleri karakter nedeniyle Hülya Koçyiğit’e “anne, abla” diye kimi de Kadir İnanır’a “delikanlı, ağbi, yiğit adam” diyerek bakacaktır. Çünkü onlar hiç bir zaman kötü bir karakteri canlandırmadılar. Şimdi de kötü bir rol üstlenecek değiller ya?

Ya Orhan Baba! Yoksulun, yoksuzluğun, gecekondunun, varoşun, ezilenlerin, mazlum ve mağdurların vs. aklınıza ne geliyorsa toplumun her kesiminden bir parça bulacağınız Orhan Baba’dan “Bir teselli ver” nidası her halde kalpleri çelmeye yeter diye düşünmüşlerdir. Karamsar müziğin babası, kara politikaların savunucusu oldu. Ne de yakışır ama!

Toplumun yakın geçmişinde bu üçlünün tartışmasız önemli izleri var. Akil Adam olarak sahneye sürülmelerinin nedeni de bu izler…

Akil Adamlara seçilenlerin hepsinin; Türk’e düşman oldukları ve Türk’e karşı yine Türk’ü ikna etmek üzere görevlendirildikleri çok aşikardır.

Buna karşılık her “Türk Aydını”nın ve Türk Milletinin her ferdinin, bulunduğu ortam ve zamanda, olaylara ve gelişmelere demokratik ve meşru bir şekilde müdahale etmek üzere “Hasan Tahsin”leşmesine ihtiyaç vardır.

Türk Aydını ve Türk Milleti; susarak ve tepki vermeyerek vatanını, bayrağını, devletini ve hükümranlık haklarını koruyamaz.

Hele popülizme düşüp, artist tayfası ve sanatçı müsveddeleri ile poz vererek, biliniz ki, hiç bir şeyi elde tutamayız. O artistleri ve sanatçıları, Türk Milleti artist ve sanatçı yapmıştır. Eğer Türk Milleti olmasaydı, onlar artist ve sanatçı olamazlar, sahip oldukları serveti edinemezlerdi. Hadi onlar bu yolu tercih ettiler diyelim ve onlara hak ettikleri cevabı sahada vermekte Türk Milletine düşer. Bu konuda herkes uyanık olmalı ve psikolojik operasyonu savuşturmak için elinden geleni yapmalıdır.

Özcan PEHLİVANOĞLU

Silivri’de hakim ve savcılara Ergenekon kuşatması

CHP, İP ve TGB, yarın Silivri’ye üçüncü kuşatmayı yapacak. Ergenekon hakim ve savcılarını protesto etme eylemi için CHP Türkiye’nin bir çok ilinden otobüs kaldırıyor. İstanbul’da ise 37 ayrı noktadan Silivri’ye CHP otobüsleri sefer yapacak.

ERGENEKON davasında sona yaklaşıldıkça, sanıkları destekleyenlerin hakim ve savcıları etkileme girişimleri de artıyor. CHP, İP ve TGB’nin yarın yapılacak duruşma öncesi Silivri’yi kuşatmak için hazırlıklarını tamamladı. Türkiye’nin birçok ilinden CHP’ye ait otobüslerle Silivri’ye gösterici taşıyacak organizatörler, İstanbul’da 37 noktadan yüzlerce araç kaldıracak.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Ergenekon davası, 8 Nisan’da Silivri Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda devam edecek. Geçen celsede savcılar, esas hakkındaki 2271 sayfalık mütalaalarını mahkemeye sunmuşlardı. 8 Nisan’da devam edecek davada, mahkeme sanıklar ve avukatlarına söz hakkı vererek esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alacak. Bu sürecin ardından da sanıkların son sözlerini soracak olan mahkeme kararını vermek için davayı erteleyecek.

‘Hepimiz Ergenekoncuyuz…’

Savcıların sanıklar hakkında talep ettiği ağırlaştırılmış müebbet cezalarına tepki amacıyla CHP, İP ve Türkiye Gençlik Birliği (TGB) günlerdir Silivri’ye miting çağrısında bulunuyor. İP Genel Başkanı tutuklu sanık Doğu Perinçek’in “Hepimiz Ergenekoncuyuz, Ergenekon’dan çıkalım Silivri’ye yürüyelim” şeklindeki sözlerinin çağrı metni olarak bastırıldığı kağıtlar Türkiye’nin her yerinde dağıtılıyor. Her ilden göstericilerin akın edeceği Silivri’ye İstanbul’da 37 ayrı noktadan CHP’nin yüzlerce otobüs kaldırılacağı belirtildi. Silivri Cezaevi çevresinde miting yapmayı planlayan göstericilerin duruşma salonunu basmayı hedefledikleri iddia edildi. Hakim ve savcılara gözdağı vermeyi amaçlayan eylemcilerin yargılamayı da kilitlemek istedikleri kaydedildi. Ergenekon ve Balyoz davasını yakından takip eden ve göstericilerle beraber hareket eden CHP’liler de 8 Nisan’a katılım çağrısı yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan yaptığı yazılı açıklamada, “Silivri’de tutsak bulunan yurtseverlerimizi yalnız bırakmayacağız. Şimdi halkın ayağa kalkma zamanı. Toplama kamplarına karşı özgürlük mücadelesini yükseltme zamanı.

Özgürlük meşalesi çağrısı

Özgürlük meşalesini yakmak için 8 Nisan’da yine Silivri’de olacağız. Tüm yurttaşlarımızı 8 Nisan günü saat 08.30’da duruşma için Silivri’ye davet ediyoruz’’ dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile CHP Mersin Milletvekili İsa Gök de Ulusal Kanal’dan bu çağrıyı tekrarladı.

‘Hakimleri salondan sağ çıkartmayız’

Ergenekon davasında mütalaanın beklendiği duruşmanın yapıldığı 13 Aralık 2012’de yine İP-TGB ve CHP’nin öncülüğünde Silivri’de Ergenekon kuşatması yaşanmıştı. Yüzlerce kişi otobüslerle Silivri’ye taşınmış, duruşma salonun girmek isteyenler jandarma ile çatışmıştı. Duruşma sürerken, “İçerden kötü bir karar çıkarsa hakimleri salondan sağ çıkartmayız” tehditleri savrulmuştu. İkinci Ergenekon kuşatması ise 13 Mart günü mütalaanın çıkmasını engellemek için yaşanmış, CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ve Mahmut Tanal jandarma barikatlarının üstünden atlayarak salona girmişti. Tanal, barikattan atlarken topuğunu kırmıştı.

Ahmet Takan : Damat Ferit’in matbuatını da sollayan yandaş medya ..

yazir44060b500.jpg

Tarihin tozlu sayfalarından çekip aktardığım dünkü notlara gönderdiğiniz “devam et” elektronik postaları üzerine bugün de Damat Ferit’in hey’et-i nasihası ile Tayyip Erdoğan’ın akbilleri karşılaştırmasına devam edeceğim. Bu sefer, o günkü yandaş ile bugünkü yandaş medya üzerinden…

“Muhteşem”in akbillerine taraftarların başlıkları ve de haberleri malumunuz. Şimdi , Damat Ferit’inkilere göz atalım;

SABAH gazetesi 14 Nisan tarihli başyazısından;

“Damat Ferit hükümeti, bir yandan yabancı ülkelere karşı durumumuzu düzeltmeye çalışırken, diğer yandan içişlerimizi normal durumuna geri çevirmek ve İttihatçıların yanlışlıklarını ortadan kaldırmak için uğraşıyor. Damat Ferit kabinesi… ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i hâzırın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için uğraşıyor… Heyet-i Nasiha, Anadolu’yu adım adım dolaşarak halkın, haklı ve yasal isteklerini dinleyerek herkesi irşad ve tenvir ederek, muhtelif unsurlar arasındaki eski sevgi ve muhabbeti ihyaya çalışacaktır”

Dahiliye Nazırı M. Ali Bey, İKDAM gazetesine 15 Nisan 1919’da verdiği demeçte heyetin görevi hakkında şunları söylemiş;

“Heyetler, unsurlar arasında ortaya çıkan karışıklık ve yanlış anlamaları gidermek ve bütün unsurların birbirlerine karşı vatandaşlık hissiyle davranmalarını temin edecektir…”
M. Ali Beyin, MONİTÖR gazetesine verdiği demeç;

“Bu heyetlerin gönderilmesinin bir amacı vardır. Türkiye’deki anasır-ı muhtelife arasında var olması gereken ahenk ve barışı temin etmek. Padişah, görüşümüzü tamamıyla tasvip etmektedir. Bu heyetlerin gönderilmesine, padişah ile sadrazam arasındaki görüş alış verişinden sonra karar verilmiştir. Padişah, ahengin sağlanmasını ve savaştan etkilenen imparatorluk içindeki değişik milletlerin ittihat içinde olmalarını istiyor.”

Gazetecinin, “başarı ümit ediyor musunuz?” sorusuna M. Ali Bey, “şüphesiz, heyette Ermeni ve Rumların da bulunması muvafakiyet için bir zandır” cevabını vermiş.

M. Ali Bey, heyetin kuruluş amacını MEMLEKET gazetesine de şöyle anlatmış;

“Anasır arasında beş senelik hadisat ile kötü idareden doğan yanlış anlamaları ortadan kaldırmak.”

Hey’et-i Nasiha hakkında gazete başlıkları;

İKDAM: “Anasır-ı muhtelife arasında ortaya çıkan nifakın izalesi.”

ALEMDAR: “Teftişat icrasıyla beynelanasır muhâdenet (dostluk) ve meveddetin (sevgi) iade ve temini.”

SABAH: “Ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i haziranın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ…”

VAKİT: “Memalik-i Osmaniye’de yaşayan muhtelif anasır arasında vifak (uyum) ve meveddetin iade ve temin-i idamesi… ve selâm-ı mahsusu tebaya tebliğ etmek”

TAKVİM-İ VAKAYI: “Savaşın felâketlerinden müteessir olan tebaaya padişahın selâmını iletmek.”

Türk milletini yok etmek için uygulanan psikolojik savaşın çok benzerlikleri var. Bugünkülerin teknolojik imkanları daha üstün. Kafa aynı kafa!..

Ancaak!..

O günlerdeki düşman işbirlikçilerinin bugünküler kadar ileri gidemediklerini belirtsem; acaba yanılır mıyım?

Akbillerden belediye başkanı çıkar mı?

Siyasi kulislerde, akbillerin bir amacının da “2014 Mart ayında yapılacak yerel seçimler için AKP seçim çalışması” olduğu yorumları yapılıyor. Hatta akbiller heyetindeki bazı isimlerin “Muhteşem”e belediye başkan adayı olmak için arzularını dile getirdikleri öne sürülüyor. Bunlardan bazılarına da “Muhteşem”in yeşil ışık yaktığı belirtiliyor. Bölge bölge listelere bakalım . “Acaba kimler olabilir” deyip kendi önerilerimizi sunalım;

Rifat Hisarcıklıoğlu: Mersin
Lale Mansur: Adana
Can Paker: Hakkari
Abdurrahman Dilipak: Malatya
Fehmi Koru: İzmir
Tarhan Erdem: Uşak
Avni Özgürel: Aydın
Yılmaz Erdoğan: Diyarbakır
Kezban Hatemi: Mardin
Doğu Ergil: Yozgat
Ahmet Taşgetiren: Konya
Deniz Ülke Arıboğan: İstanbul
Hülya Koçyiğit: Yalova
Ali Bayramoğlu: Bursa
Y. Şevki Hakyemez: Trabzon
Orhan Gencebay: Samsun

Yeniçağ

Altemur Kılıç : “Aradığını dışarıda değil, kendi içinde ara”

altemur-kilic.jpg

Daha önce de bahsetmiştim. Ana tarafımdan Mevlevi’yim… O yüzden bu hafta size Hazreti Mevlana’nın oğlu Bahaeddin Veled’e öğütlerini aktarmak istiyorum. Bu öğüt bütün insanlık için geçerli. Fakat anne tarafımın kısaca nereden geldiklerini belirteyim: Buhara Emiri’nin çocukları Özbekistan’dan Hulagu’nun şerrinden kaçıp önce Kütahya’ya gelmişler, Halveti Dergahı’na sığınmışlar. Sonra Mevleviliği seçip Üsküdar’daki Özbek Tekkesi’ne gelmişler ve daha sonra da Yenikapı Mevlevihanesi’ni açmışlar. Anam orada büyümüş ve Mevleviliği özümsemiş bir hoşgörü ve tevazu timsali idi. Mevleviler, Halvetiler ve Bektaşiler gibi ellerine bellerine ve dillerine bağlı insanlardır… Mevleviler siyasete hiç karışmamışlar fakat hep devleti, Kurtuluş Savaşı’nı ve Mustafa Kemal’i desteklemişlerdir.

***

Hz. Mevlana’nın ilk onsekiz beytini kendisinin bizzat yazdığı daha sonra da onun söyleyip talebesi Çelebi Hüsameddin’in kaleme aldığı ünlü Mesnevi’den başka Divan-ı Kebir, Fih-i Ma Fih, Mecalis-i Seb’a ve Mektubat adlı eserleri vardır. O devirde Selçuklu devletinin resmi dili ve edebiyat dili Farsça, ticari dili Arapça olduğu için Hz. Mevlana eserlerini Farsça yazmıştır. Bilindiği gibi halk Türkçe konuşmaktadır. Günümüzde Hz. Mevlana’nın eserlerinin hepsi Türkçeye çevrilmiştir.

Hz. Mevlana, 17 Aralık 1273 günü ansızın hastalanır, Allah’a ve sevgili peygamberine kavuşur. Ayrılığın sona erdiği bu geceye Mevleviler (Şeb-i Arus) düğün gecesi derler. Çok kalabalık olan cenazesine her dinden insan kendi dualarını okuyarak katılmıştır.

Bugün sizlere Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin manevi ve dünyevi görüşlerine örnek olacağına inandığım oğlu Bahaeddin Veled’e öğütlerini aktarmak istiyorum.

***

“Bahaeddin!
Eğer daima cennette olmak istersen,
Herkesle dost ol hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma,
Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de
fazla olma!
Melhem ve mum gibi ol! İğne gibi olma!
Eğer hiç kimseden sana kötülük gelmesini
istemiyorsan,
Kötü söyleyici, kötü öğretici, kötü düşünceli
olma!
Çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun.
İşte o sevinç cennetin ta kendisidir.
Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan,
daima üzüntü içinde olursun.
İşte bu dert cehennemin ta kendisidir.
Dostlarını andığın vakit,
Gönül bahçen çiçek açar, gül
ve fesleğenlerle dolar.
Düşmanını andığın vakit,
Gönül bahçen, dikenler ve yılanlarla dolar;
Canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir.
Bütün peygamberler ve veliler, böyle yaptılar,
İçlerindeki güzelliği dışarı vurdular.
Halk onların bu güzel huyuna mağlup olup
tutuldu,
Hepsi gönül hoşluğu ile onların ümmeti
ve müridi oldular.”

***

Hazreti Mevlâna’nın, günümüzün arayış içinde olan insanına söylediği şu öğüt sözleriyle yazımı son noktayı koyuyorum…

“Bir can var canında o canı ara,
Beden dağındaki gizli mücevheri ara,
Ey yürüyüp giden dost, bütün gücünle ara,
Aradığını dışarıda değil, kendi içinde ara.”

Yeniçağ

ARAŞTIRMA DOSYASI : Codename : Echelon/P415

Codename … Echelon-P415.pdf

ERGENEKON DAVASI DURUŞMA TUTANAKLARI (20.OCAK.2008-27.NİSAN.2013 ARASI)

DURUŞMA TUTANAKLARINI BURADAN İNDİREBİLİRSİNİZ.

(20 OCAK 2008 – 27 NİSAN 2013 TARİHLERİ ARASI)

ARAŞTIRMA DOSYASI : Uluslararası Ülke Güvenliğinde Hukuki ve Teknik Yaklaşım

Uluslararas lke Gvenliinde Hukuki ve Teknik Yaklam.pdf

YÜKSEK STRATEJİ TÜRKİYE

strateji, istihbarat, güvenlik, politika, jeo-politik, mizah, terör, araştırma, teknoloji

Fight "Gang Stalking"

Expose illegal stalking by corrupt law enforcement personnel

İSTİHBARAT ALANI

Sınırsız, Seçkin, Sansürsüz, Kemalist Haber Blogu

WordPress.com News

The latest news on WordPress.com and the WordPress community.